Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sueda

Sabitlenmiş gönderi
Kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?
Reklam
%21 (40/184)
·
Beğendi
Derin Tarih: Özel Sayı 24
Derin Tarih: Özel Sayı 24Derin Tarih Dergisi
9.5/10 · 3 okunma
115 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Âlem-i İslâm Yazıları -II- Filistin
Âlem-i İslâm Yazıları -II- FilistinTaha Kılınç
9.2/10 · 305 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biri bin kere olmakla yeni kalıyor da, öbürü, bir kere olmakla eskiyiveriyor. İşte hayatınla hayatımız arasındaki fark! Hiç seninki, en küçük çaptan en büyüğüne kadar, bütün söylenmişlere, söylenenlere ve söyleneceklere rağmen anlatılmış olabilir mi? İzin ver; onu bir kere de ben anlatayım! İzin ver; herkesin, boyuna göre açıldığı bu ufuksuz denizde, sana yaklaşabilmek değil, fakat kıyılardan, gerilerden yâni kendimden uzaklaşabilmek mânasına bir kere de ben gücümü deneyeyim! Öyle ki, sahili kaybetsem, artık gerilere dönemesem ve sende boğulsam, işte o zaman aradığım hayatın eşiğine ayak basmış olurum. Niçin hayatını yazmak?.. 1400 küsur senelik bir emeğe yeni bir omuz vermek, güçlü güçsüz ve elverişli elverişsiz, pekçok insanın her fırsat doğuşunda yaptığı bir işi, bir kere daha yapmak; kısacası tekrarlamak, sadece tekrarlamak için mi? Nasıl olur? Tekrarlamak... Tekrarlamak, bir şeyi tam mâluma ircâ ettikten, çepçevre sardıktan ve kavradıktan, yâni posalaştırdıktan ve cevhersizleştirdikten sonra ele almak demekse, sen hiçbir surette tekrarlanamazsın.
Ben bir şairim... San'ata, yalnız Allahı aramak, onun mahrem ülkesi meçhûller âleminin karanlıkları içinde rüyalardan daha zengin fener alayları tertiplemek ve eşyanın takındığı duvakları birer birer kaldırmak gâyesini biçtiğim gün, sanki boynumda "mutlak hakikat"ten bir kement sezer gibi oldum. Bu kement beni çekti ve senin önünde durdurdu: Kapı burasıdır; başka her kapı kapalı! Vaktâ ki, böyle oldu, sen benim her şeyim oldun. Ey, bütün mucizeleri içinde en hayran olduğum mucizesi diye, ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş olmasını gösterebileceğim mahzun Peygamber! Ey, Allahın, Kur'ânda hâs ismiyle ve nida edâtiyle bir kerecik bile hitap etmediği hayâ ve edep kaynağı! Ey, Allah kelâmına mecra bir çift kudsî dudağın sahibi! Dedim ki, ben bir sanatkârım... Ve ne tarih yazmak, ne arz tabakalarını mikroskopda incelemek, ne de dört taş duvar arasında istif edilmiş ve son yaldızcısı toz toprak olmuş kitaplara bekçilik etmek, benim vazifem... Böyleyken, hayatını yazmayı murad edindim.
Reklam
%11 (70/598)
Çöle İnen Nur
Çöle İnen NurNecip Fazıl Kısakürek
9.3/10 · 9,9bin okunma
sueda tekrar paylaştı.
Dağılmanın Kısa Tarihi
seninle her şeyimiz tamam, bir yolumuz eksik seninle kusurluyum, sadece kusurum eksik insan emeline severek ulaşabilir diyordum, vazgeçtim sen günah defterime yazılan hata payımdın sildim incelen sular gördüm yüzüne iniyordu ırmaklar mabetlere döndüm pencereler kapattım açtım içimi sonra bir ses buldum kendime sonra vebalı bir hayat sonra
Sayfa 8 - Cengizhan KONUŞ, Dağılmanın Kısa TarihiKitabı okudu
sueda
Bir kitabı yarım bıraktı
%7 (35/495)
392 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi 2
Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi 2Adem Apak
8.7/10 · 859 okunma
Dünyanın her köşesindeki Müslümanlar tarafından aynı derecede hürmet ve bağlılıkla karşılanan bir şey vardır: Kur'an-ı Kerim. Bütün Müslüman memleketlerde hissedilen aynı duygudur: İslam toplumuna aidiyet hissi. Tepeden tırnağa bu iki vefa duygusuyla mücehhez milyonlarca insan, bu ruhu sessiz bir enerji olarak muhafaza eder. Bu sayede Müslüman dünyası bugün dahi cihanşümul bir duygusal birliğe sahiptir. Belki de dünyadaki yegâne çok milletli (lakin organize olamamış) duygusal birliktir. Bu hisler, Müslüman dünyasının diri olduğunu gösterir zira aşkın ve aynı hisleri paylaşmanın olduğu yerde ölüm değil, hayat vardır. İslam dünyası çöl değildir. O, kendisini sürüp işleyecek olanları bekleyen sürülmemiş bir arazidir.
Reklam
Nüfus artışı, birleşmiş bir Müslüman dünyası için bir güç faktörü olabilecekken, her biri yalnız olan Müslüman ülkeler için bir kriz ve çaresizlik kaynağı hâline gelmiştir. Her ne sebeple ya saikle olursa olsun, mevcut parçalanmışlık halini destekleyenler pratikte düşmanın tarafında yer almaktadırlar.
İslam birliği fikri her zaman Müslümanların kalbinden kaynak bulmuş, ırkçılık ise her zaman ithal edilen bir mal olmuştur. Yani, Müslüman halkların ırkçılık "yetenekleri" yoktur.
Müslüman halkları ilelebet alçak bir mevkiye mahkûm eden ve hiçbir girişim ya da umuda mahal bırakmayan "realizm”e itibar etmiyoruz. Ruhsuzluktan ve dünyadaki egemen güçlere itibar etmekten kaynaklanan bu realizm, efendilerin efendi, ırgatların da ırgat olarak kalması düşüncesidir.
Önce vaiz, sonra asker olmamız gerekiyor. Bizim vasıtalarımız şahsi mükemmellik, kitap ve beyandır.
Kendi içinde bir yeniden doğuşun bir halkın durumunun düzelmesi için ön şart olduğunu Kur'an-ı Kerim ifade etmiştir. Kur'an-ı Kerim'in ilk on üç yıl boyunca sadece inanç ve mesuliyet konularını vurgulayıp sorgulaması gerçeği de buna işaret etmektedir. Bu on üç yıl boyunca Kur'an-ı Kerim hiçbir şekilde içtimai ve siyasî problemlerin değerlendirilmesine geçmemiş ve herhangi bir İslam temelli içtimai kaide de formüle etmemiştir.
Gayrimüslim toplumlardaki Müslüman azınlıkların yeri, gerçekte her zaman için dünya genelinde İslam toplumunun gücüne ve itibarına bağlı olacaktır.
885 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.