Hiçbir zaman hristiyanlık, bir medeniyete destek olacak veya bir devlete ışık tutacak şekilde insanlığın problemlerine çözüm getirecek güçte cihanşümul bir din değildi. Fakat bununla beraber Hz. İsa'nın talimatından ve tevhid dininden birtakım küçük izler taşıyordu. Daha sonra Paul geldi. Hristiyanlığın ışığını söndürdü. Onu, içinde büyüdüğü putperestlik ve üzerinden atamadığı cahiliye hurafeleriyle karıştırdı. Geri kalanlar da Kostantin'i silip süpürdü. Böylece Hristiyanlık, Yunan mitolojileri, Roma putperestliği, Mısır Eflatunculuğu ve Ruhbanlıkla meczedilmiş karma bir din haline geldi. Bu arada Hz. İsa'nın talimatı bir damlanın denizle kayboluşu gibi eriyip kayboldu gitti. Neticede Hristiyanlık, ruhların gıdasını veremeyen, duyguları coşturamayan, hayatın problemlerini çözemeyen, yolları aydınlatamayan ve aklı geliştiremeyen bir takım inanç ve gelenekler zinciri haline geldi.
Seni hiçbir şey vehim gibi çekip götürmemiştir.
Vehim, hakikaten varlığı ve aslı olmayan tereddütlerden ibarettir. İnsanın nefsi nakıs olduğundan hakiki varlıklara inkıyadından ziyade aslı olmayan vehimlere daha çok kapılır.