Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gazi Ahmet Muhtar Paşa kabinesi zamanında ne gibi olaylar oldu?
Edirne kalesinin savunması Şükrü Paşa'ya verilmişti, Rumeli'nin kalanını savunmak işi Garp Ordusuna aitti. Komutanı Ali Rıza Paşa olup, Zeki Paşa komutası altındaki Vardar ve Tahsin Paşa komutası altındaki Alasonya Ordularından oluşuyordu. İşkodra Kalesi Hasan Rıza, Yanya Kalesi Yanyalı Esat Paşaların komutanlığı altındaydı. Savaşın yazgısı iki hafta içinde belli oldu. Muharebelerdeki yenilgiler şöyle sıralanabilir. Doğuda Bulgarların önünde 21-23 Ekim Kırklareli yenilgisi, 28 Ekim - 2 Kasım Lüleburgaz yenilgisi, Batıda 22 Ekimde Sırpların karşısında Kosova yenilgisi, 23-24 Ekimde Komanova yenilgisi meydana gelmiştir. Batı Rumeli'nin yazgısını kesinleştirmek için 14-18 Kasım Manastır muharebesi yetmiştir. Kaleler dışında şehir ve kasabalar çorap söküğü gibi düşmüştür. Danişmend, Üsküp, Selanik, Manastır, Kalkandelen gibi hiçbir direnmede bulunmadan teslim oluveren hain şehirler silsilesinden söz edebilmektedir (Danişmend IV, 393). Doğu ordusu ancak Çatalca hattında, yani İstanbul önlerinde tutunabilmiştir.
Sayfa 334 - İmgeKitabı okudu
O halde hangi şahsiyetlere büyük adam demelî? Bunun şartları şunlardır. 1‐ Büyük adam her şeyden önce iyi niyet sahibi adamdır. İcraatındaki âmiller cemiyetin yükselmesidir. Kendisinin hiçbir menfaat kaygısı yoktur. 2‐ Büyük adam her devirde fazilet ve meziyet diye tanınan vasıfların birçoğuna birden malik olan adamdır. 3‐ Büyük adam
Reklam
Büyük bir 'utanç' duyduğu halde, son yılın önemli olaylarını, art arda aklından geçirmeye başladı. İlk önemli dedikodu, savaş sırasında halktan mal olarak toplanan olağanüstü vergiler yüzünden çıkmış, bunlar makbuz karşılığı, zaferden sonra parayla ödenmek şartı ile alınmıştı. «Ödenmeyecek. Ödense bile zamanı belirsiz» fısıltısı yayıldığı,
Sayfa 73 - Tekin Yayınları
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde! Atila'nin ateşi var içimizde! Kanije'nin gazileri daha dipdiri! Sınırdadir Pilevne'nin kırk bir askeri! Edirne'de Sükrü Paşa bekliyor nöbet! Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet! Şehitlerden elli milyon bekçisi olan Asılmaz bir kayadır bu ebedi Vatan! - Hüseyin Nihal Atsız
Davetiye
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde! Atila'nın ateşi var içerimizde! Kanije'nin gazileri daha dipdiri! Sınırdadır Plevne'nin kırk bin askeri! Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet! Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet! Şehitlerden elli milyon bekçisi olan Aşılmaz bir kayadır bu ebedî VATAN !
Sayfa 30 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Davetiye
....... Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih. Biraz daha yasasaydi Hazreti Fatih Ne Venedik kalacakti, ne Floransa... Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa! Haydi, hamle kafirindir... İlkönce sen gel Ecel ile zaman bize olmadan engel! Burda tanklar yürümezse etme çok tasa; Sungtilerle çarpışmadır şavaşta yaşa. Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek! Bozkurt gibi, kartal gibi doğüşmek gerek! Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde! Atilanin ateşi var içimizde! Kanijenin gazileri daha dipdiri! Sınırdadir Pilevnenin kırk bir askeri! Edirnede Sükrü Paşa bekliyor nöbet! Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet! Şehitlerden elli milyon bekAçisi olan Aşılmaz bir kayadır bu ebedi Vatan!
Sayfa 30 - OtukenKitabı okudu
Reklam
1-2 Kasım 1918 Payitaht ve İttihatçılarda Ağlarlar
Mithat Şükrü, karanlık içinde evine döndüğünde elindeki zarf ile odanın içinde " Açsam mı açmasam mı?" diye dolaşıp dururken birden irkildi. Zarf açıktı. Bu bir ittihatçı itimadının işaretidir. Talat Paşa zarfın ağzını açık bırakmıştı... Mithat Şükrü elleri titreyerek zarfın içindeki mektubu çıkardı... Gözlerindeki yaşı elinin tersiyle sildikten sonra okumaya başladı. "Pek muhterem İzzet Paşa Hazretlerine, Bir müddet memleketin ecnebi nüfus ve tesiri altında kalacağına inandım. Buna rağmen memlekette kalmak ve milletin muvacehesinde mahkeme olmak fikrindeyim. Bütün dostlarım bunu atiye talik etmemde ısrar ettile. Zatı fehimaneleriyle istişare edemedim. Müşkül mevkiide kalacağınızı düşündükten sonra sarfı nazar ettim. Bütün hayatı siyasiyemde hedefim, fedakârane hizmet etmekti. Bütün servetim zatı şahane'nin hediye ettiği otomobil ile her ay artırdığım 20 liralardan biriken 1600 liralık istikrazı dahili bedelinden ve muhakeme edilerek isticar ettiğimiz Çekmece civarındaki (Amindos) çiftliğinde hasıl olan paradan ibarettir. Bunun bir kısmını yanıma aldım, başkaca nesneye malik değilim. Memlekete karşı hesap vermek, mahkeme edilerek tayin edilecek cezayı kemali cesaretle çekmek isterim. İşte Zatı Şahaneleri'ne söz veriyorum: Memleketin ecnebi nüfuz ve tesirinden azade kaldığı gün ilk telgrafınıza itaat edeceğim. Baki kemali hürmetle selam ederim, muhterem paşa hazretleri. 2 teşrinisani 1334. Mehmet Talat. Taylan Sorgun,Mütareke Dönemi ve Bekirağa Bölüğü, Kamer Yayınları, İstanbul, 1998, s.68-69.
1-2 Kasım 1918 Payitaht ve İttihatçılarda Ağlarlar...
Talat Paşa, Mithat Şükrü Bey'e döndü, sakin bir sesle, "-Mithat sen burada kalıyorsun.. İtirazı yoktur.. İstemem... Kemal Bey ile konuştuk. İstanbul'da hayır yoktur. Arkadaşlardan fırsat bulanlar Anadolu içlerine savuşmalıdırlar. Bunun zamanını ve şeklini Kemal Bey tayin edecektir. Harici temaslarda daha evvel kararlaştırdığımız şifre isimler kullanılacaktır. Benim size katiyetle uymanız isteyeceğim bir sözüm vardır. Bilirsiniz ki ileriden beri Mustafa Kemal Paşaya büyük sevgimiz vardır. Kendisi iyi yetişmiş parlak bir ordular kumandanıdır. Dahili ve harici siyaset hakkında derin bir bilgiye sahiptir. Millet nezdinde de sevilen sayılan bir komutandır. Ordu'daki ismi ve şöhreti en yüksek olanıdır. Parlak zaferlerin adamıdır. Mustafa Kemal Paşa'nın bir şeyler yapmak isteyeceğine adım gibi inanıyorum. Sizden de isteğim etrafınızda birleşmenizdir. Bunu daha evvel de arkadaşlara söyledim. Ama şimdi tekrarlıyorum. Deyiniz ki vasiyetimdir... Ne olacağı bilinmez... Hakkınızı helal ediniz, bizden helaldir.. Sana bir mektup bırakacağım, u çok mühimdir. Bunu İzzet Paşa'ya ulaştırırsınız... Artık Allah'ın dediği olur... Haydi bakalım bismillah..." "Talat Paşa'nın İstanbuldan ayrılmadan önce, son toplantıda ittihatçılara yaptığı konuşma." Taylan Sorgun, Mütareke Dönemi ve Bekirağa Bölüğü, Kamer Yayınevi, İstanbul, 1998, s.65-66.
İBDA'nın Fikir Babası Ustad Necib Fazıl Kısakürek :
Milletçe yüzyıllar boyu yaşadığımız büyük bir entelektüel fetretin ardından belki de en büyük sanat, fikir ve aksiyon adamımız olarak yetiştirdiğimiz Üstad Necip Fazıl Kısakürek, çeşitli sebeplerle yalnızca şairliğiyle öne çıkarılmış olsa da, bir nesli yoğurmuş ve mukaddesatçı kesimin münevverleri üzerinde büyük tesire sahip olmuş, gayet mühim,
904 öğeden 871 ile 880 arasındakiler gösteriliyor.