Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönlüm, sevgilinin gönlü ile beraber, dilsiz, dudaksız olarak feryad edip duruyor. "Susarak konuşma", işte böyle olur. "Gel de birbirimizle candan konuşalım, kulaklardan, gözlerden gizli olarak söyleşelim. Bağlar, bahçeler su ile değil, aşk ateşi ile yeşermede, gelişmede.
Birinci Cild Bölüm-17
İnsan bir hatıra oluyor nihayetinde. İki gönül bir ise iki baş bir yastıkta gerek.
Reklam
yarın gidiyorum, şakımayın yıldızlar, sormayın konuşalım demiyorum, susarak da çoğalıyoruz ya gizimi veriyorum bu eve, ağaca, akıp giden suya günler zor olacak, görüşelim diyemiyorum ...
Uzaktan konuşalım konuşacaksak. Uzun konuşalım, aradaki boşluklarla ve daima susarak
Kardeşimiz Çay
İki kişi şöyle karşı karşıya otursa, üçüncüsü çay! Aramızda, bütün mahremlerin tanığı. Tabii bir parçası, bir uzvu gibi insanın, avuçlarında sıcaklık, dudaklarında can suyu ve her yudumda biraz daha arzuyla, çay!
"Gariptir insanoğlu; Yürümez, Sevmez, Mektup yazmaz, Ağlamaz, ve Duâ etmez.. Sonra da "mutlu olamıyorum" der.."
Reklam
Meğer baba olmak; eşinin ve çocuklarının duygu değişim rüzgârlarıyla üşümeleri; bu sebeple de soğuk ve sıkıntılı sözler sarf etmeleri karşısında kenetlenmiş elleri asla bırakmadan: kimi susarak, kimi hafif tebessümlü cevaplar vererek onları sakinliğin güvenli limanına yavaşça çekebilmekmiş. Ve onlar rahatlayınca: "Buyurun, şimdi konuşalım canlarım..." deyip, ailece öfke fırtınasına tutulmaktan koruyabilmekmiş ve ilişkinin kontrolünü elinde tutabilmekmiş.
Hayat, zaten bir hatıradır, alışırsınız!
Bir gün annenizi yitirir ve evin kapısını kendi anahtarınızla açacak olursanız, o zaman her şey değişecektir. Sizi, dilsiz eşyalar ve karanlık köşeler karşılayacaktır. 'Ev sahibi', babanızdan son kalanları da yanına alıp gitmiştir artık. Odalarda konuşan kimse kalmamıştır. Bir zaman gider gelirsiniz. Sonra her şey hatıra olur. "Aradan zaman, bir hayli zaman geçti." diye dertlenirsiniz.
Baba Evi
Bir gün babanız göçmüş olacak. Onun eski köşesinde oturuyor bulacaksınız kendinizi. Yerini yadırgayan bir diş gibi. Eskilerden bir cümle kurmayı deneyip vazgeçeceksiniz. Bir çekmeceye dokunup da açamamanın soğukluğu. Ne garip, artık duvardaki askılar, kapı ve pencere, tavan tahtalarındaki o budak izleri konuşmuyor sizinle konuşmayacak. Odalar yıl yıl unutacak yüzünüzün ifadesini.
Dünya
Cemal Süreya, "Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu."
Sayfa 53 - kapı
Reklam
Eşyaların dili…
Şefika Hanım da Muhlis Bey'e bir çift bardak göndererek şöyle bir cevap yazar: "Muhterem Muhlis Beyefendi, Mektubunuza ve benim için çok değerli olan hediyenize çok teşekkür ederim. Ben de size bir çift mavi bardak gönderiyorum. Mavi, sadakatin rengidir. Bardakların biri içini göstermez, dışa kapalıdır. Evlilikler acı ve tatlı sürprizlerle doludur. Evliliğimiz süresin- ce yaşayacağım sıkıntıları ve aile sırlarımızı tıpkı bu içini göstermeyen bardak gibi içimde saklayacağım. Diğer bardak ise billur gibidir, içini gösterir. Sevinçlerimizi, güzellikleri ve mutluluklarımızı ise bu bardağa koyacağım ki herkesle paylaşabilelim diye. Size huzurlu ve saadet dolu bir evlilik yaşatmak için elimden gelen her şeyi yapacağıma emin olabilirsiniz."
Baba Evi
İnsan, baba evinden bir kere çıktı mı, yazık, bir daha hiç oralı olamıyor. Eve misafir, komşulara, eski arkadaşlara, kahveye, bakkala, yollara misafir. Her hali yabancı. Odaların, avluların, sokakların hatta gökyüzlerinin yabancısı. Adımlarından belli, yolları yadırgıyor. Bakışlarından belli, hülyalı, orada değil. Ev içlerinde sızısı eskilerde kalmış ince bir kederi bastırarak, vaktini bekleyecek. Üstü örtülmüş ve artık hiç konuşulmayacak eski cümleler, beyhude dolanıp duruyor boşluklarda.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.