"Belki de her kelimenin bir hikâyesi vardır, bazı harflerin romanı olduğu gibi" dedi çocuk sustum ve karlara bezenmiş yıldizlari izledim başimi kaldırıp işte o an ilhamim bir nehir gibi aktı cümle dağarcığimdan
" Sen İMAN ve İNKÂR nedir bilir misin?" Diye sordm bu sefer susma sirasi ondaydi belli ki çok şaşırmiştı sorduğum soruya haklıydi da başta söylediği ile ilgili pek bağlantı kuramamiş olsa gerek gözleri sanki, anlat anlat diye alevlenmisti dururmuyum
İman, Allahın birliğine, meleklerine gönderdiği kitaplarina, peygamberlerine, ahiret gunune kadere hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna öldükten sonra dirilmeye Allahtan başka ilah olmadığina ve Muhammet As. In Allahin kulu ve son peygamberi olduğuna şehadet etmek inanmak.
inkâr ise bu saydiklarimin hepsini yok saymaktır" dedm bu sefer gözleri resmen kan çanağina dönmüştü çocuğun ikinci dediğin şey çok şiddetli bir azabı gerektirir dedi evet dedim yalnizca inanmayanlara,
O an dua etmeye başladı cocuk minik ellerini Gökyüzüne açarak
" Ben senin kulunum sen de benim Rabbimsin o halde edecek duami kabul et " dedi cocuk aklı işte
O an tüm icinden gelenleri yakara yakara etti Allahta bu cocgun yakarmalarini cok sevmiş olacak ki o günden sonra her yer gercek müslumanlar ile dolmustu
____&Gizem Canver.----
Sahi sizce de böyle bir hikâye gercek olur mu? Kul istemezse neden olmsın değil mi? Yeter ki isteyelim istemek ile azim edelim. Belki Allah bizim de yakarislarmizdan hoşnut kalıp kabul eder.