Kur'an-ı Kerim, bizi bu konuda açıkça uyarmıştır: "İnsanlardan öyle kimse vardır ki, onun dünya hayatına ait sözü hoşuna gider ve o, kalbinde olana Allah'ı şahid getirir. Halbuki o, düşmanların en yamanıdır. O, yeryüzünde iş başına geçti mi orada fesad çıkarmaya, ekini ve zürriyeti kökünden kurutmaya koşar. Allah fesadı sevmez." El-bakare/204-205. İnsanoğlunun bu tutumu çok eski çağlardan beri çeşitli sapıklıkların yani yana, yanılışa, yanlışa sapmaların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ne var ki modern medeniyetin yaygınlık kazanmasıyla birlikte ben-merkezciliğin genel bir tavır haline gelmesi insanların çok kolay yanılmalarını, üstelik bu yanılışlarını doğuru ile eşdeğer saymalarını hızlandırmıştır.
Eğer insanın dünyaya düzen vermek, eşyaya yön tayin etmek gibi bir "yeterliliği" olsaydı kendisi "ehl-i kıble" olmak gibi bir mükellefiyete muhatap olmazdı.