Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Jonathan Israel'e göre Aydınlanma'nın "ilk yüz elli yıl başlıca meşgalesi -ve basılı materyallerde en meşgul olduğu tema- kilise otoritesine, teolojik dünya görüşüne, toplumsal ve siyasal düzenin ve baskının bir enstrümanı olarak görülen dine karşı amansız savaşı"dır. Frank Manuel "Aydınlanma insanının hem inancı hem inançsızlığında, insan doğasına dair bir irdeleme olan dinden muazzam ölçüde rahatsız olduğuna" dikkat çeker. J.G. Cottingham, "Aydınlanmanın iç uyumu ve güveni, dinsel temellere dayanır" der. Tüm tarih; gözünü iktidar hırsı bürümüş bir ruhban kasta karşı seküler mücadelenin tarihidir. Hegel Tinin Görüngübilimi'nde, Aydınlanma'nın ebedi kaygısının dine karşı mücadele olduğunu belirtir. Gerçi aynı zamanda şunda da ısrar eder: Dinsel inanç her durumda, ilahiliğin teorik bilgisi ya da bilimi olarak bir önerme statüsüne indirgenmiş olduğundan, onu kuşatan akılcılık gibi yoksullaştığı ölçüde büyümüştür.
Tarihte hiçbir sembolik form, dinin en haşmetli hakikatleri sayısız insanın gündelik varoluşuyla bağlantılandırma yetisiyle boy ölçüşemedi. Avrupa'nın hakim güçlerinin, dinin yok olacağı beklentisini böylesine kaygıyla karşılamaları şaşırtıcı değildir. Eğer Aydınlanma dinsel inancı defetmeyi, idealistler ve romantikler ise onu sekülerleştirmeyi başaramadıysa, kültür mefhumunun da ona vekalet etmek için fazla yüklü ve ele avuca gelmez olduğu görüldü. Kurtuluşun tek başına estetik kültürle mümkün olmadığı açıktı. Bu görev için fazlasıyla azınlığa hitap eden bir meşgaleydi. Fakat bütünsel bir yaşam formu olarak kültür düşüncesine de büyük kurtuluş umutları bağlamak da mümkün değildi. Zira bütünsel yaşam formları diye bir şey yoktur. İnsan toplumları çok boyutlu ve çdişkilerle doludur. Kültür, toplumsal ayrışmaları uzlaştırmaktan ziyade yansıtmaya meyillidir. Bu çelişkiler kültür mefhumunun kendisine sirayet etmeye başladığı -değer, dil, sembol, kan bağı, miras, kimlik ve cemaat kavramları siyasi bagajlar yüklendiği- anda, kültür çözümün bir parçası olmaktan çıkıp sorunun bir parçasına dönüşür. Artık kendini, tek taraflı çıkarların ortak alternatifi olarak sunamaz. Bunun yerine, yapmacık bir aşkınlıktan militan bir sekterliğe doğru kayar. Aslında, postmodernizm koşullarında kültürün kaderi bu olagelmiştir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Yani mesele,insanların Tanrı'nın cenaze töreninde kendilerini yeniden yaratma olanağını görmeyi başaramamış olmasıdır.
Artık bir Tanrı yoksa,bunun bir nedeni de kendini yerleştirebileceği hiçbir mahrem iç mekanın kalmamasıdır.
Aydınlanmanın Sınırları
Aydınlanma hiçbir zaman Tanrı'nın ölümü meselesi olmadığı gibi, bir kültür meselesi de değildi. Evrenselciliği ve kozmopolitizmiyle, iktidarın -eğer serpilecekse- yerel gelenekler, bağlılıklar ve duygulara ilişmesi gerektiği olgusuna çok az önem verdi.
Sayfa 55 - Yordam Kitap 1. Baskı 2014
769 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.