Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk, Mason localarını kapatıyor,
Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da birçok locaları vardır. Mustafa Kemal Paşanın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler; ikincisi de masonlardı. Bir gün eski Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt'u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilât ve ahvalini bildirir bir kitap verdi: -Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle
Sayfa 327 - Ebabil YayınlarıKitabı okudu
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Tarikatları karalama
Yönetme şehvetiyle kışkırtılacak ihtiras ve gururlar neticesinde oluşacak bir cemaat aidiyeti ve onunla zedelenecek bir liyakat müessesesi güçlü devletin rüzgârını kesecek ve bütün kurumlar fersûdeleşecekti. Molla Lütfi adı her ikisine de giden bir yol demekti. Önce ulema ve medreselerle işe başlamak, sonra da cemaatlerle uğraşmak. Medresenin
İtiraf
İtirafİskender Pala · Kapı Yayınları · 20196,9bin okunma
Reklam
İBN'UL ARABİ HZ.LERİ OKUMAKTAN KORKANLARA
Bismillahirrahmanirrahim.. Kullarından bir kısmını ilim ve ihsana mümtaz ve enbiya ve murselîne vâris eden Cenab-ı Hakka hamd ve sena ve ehl-i dalâl-ı ıslâha meb'ûs olan (gönderilen) Nebiy-yi zîşân ile şer'i metini (sağlam şeriatı) icraya ced ve gayret eden âl ve ashabına edayı selât ve selam bî intiha
. Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da bir çok locaları vardır. Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler, ikincisi de masonlardı. Bir gün eski Adliye Vekili (Adalet Bakanı) Mahmut Esat Bozkurt'u çağırdı. Kendisine masonların taksimat (bölümleri), teşkilat (kuruluş) ve ahvalını (durumlarını bildirir
Sayfa 78 - HTS YayıncılıkKitabı okudu
Tarikat müessesesi
Bu müessese neden konmuş? Sadece işte... "Benim emrettiklerimi yapın..." Bitsin... Ama bitmiyor. Muhabbetten bahseden birçok âyet vardır. "Vellezîne âmenû eşeddü hubben lillâh..." (Mü'minler ise ALLAH'ı daha şiddetle severler...)* gibi. Şiddetle ALLAH'ı sevmek, şiddetle namaz kılmakla alâkalı değil ki... *Bakara Sûresi, 2:165
Alevileri, sadece ‘taşralı Sünniler’ değil, asıl muktedirler aşağıladı.
Türkçe edebiyatta Alevi, Kızılbaş ve Bektaşiler.. Alevileri, sadece ‘taşralı Sünniler’ değil, asıl muktedirler aşağıladı. Edebiyat tarihimiz bu konuda pekçok şaşırtıcı örneklerle doludur. Yaygın olarak sanıldığının tersine, ne uzak tarihte, ne de yakın zamanda, Aleviler’le ilgili iftira ve aşağılamalar, hiç de ‘eğitim almamış taşralı Sünniler’
Reklam
Evet bir sır gibi kalbden kalbe mukavemeti imkânsız bir halde yayılıp dağılan bu nurun, memleketin her köşesinde feyiz ve tesirini görenler, hayret ve dehşetler içinde sormaya başladılar: "Şöhreti memleketimizin her tarafını kaplayan bu zât kimdir? Hayatı, eserleri, meslek ve meşrebi nedir? Tuttuğu yol bir tarîkat mı, bir cem'iyet mi, yoksa siyasî bir teşekkül müdür?"    Bununla da kalmadı; derhal gerek idarî ve gerek adlî çok mühim takibler ve pek ciddî tedkikler, uzun ve müselsel mahkemeler cereyan etti...  Neticede, bu İlahî tecellinin gönüller ülkesine kurulan bir "İman ve İrfan Müessesesi"nden başka birşey olmadığı tahakkuk edince, adaletin İlahî bir surette tecellisi şu şekilde zuhur etti: "Bedîüzzaman Said Nursî ve bütün Risale-i Nur eserlerinin beraeti" kararı resmen ilân edildi. Ve artık ruhun maddeye, hakkın bâtıla, nurun zulmete, imanın küfre her zaman galebe çalacağı, ezelden ebede değişmeyecek olan İlahî kanunların başında gelen bir hakikat olduğu, güneşler gibi belirdi.
Sayfa 8 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.Ş. (Bu önsöz Medine-i Münevvere'de bulunan mühim bir âlim tarafından yazılmıştırKitabı okudu