Hiroşima’ya atom bombası atıldığında 150 bin kişi öldü. Sonrasında yıllar boyu insanlar ölmeye devam etti, gerek acıdan gerek hastalıktan. Bir çok şehir savaşın etkilerini silmeye çalışırken Hiroşima’lılar ellerinde, yüzlerinde, derilerinde her gün savaşı hatırlatan izlerle karşı karşıya kaldılar. Yeni hayatlar kurmak isteyip acıları unutmak isteseler de kendilerini adeta lanetlenmiş bir yaşam beklediği gerçeği ile burun buruna kaldılar. Özellikle genç ve çocuk yaşta bu felaketi yaşayanlar, ne aile kurabildi ne de soyunu devam ettirebilecek çocuklar getirebildi dünyaya. Hayatta kalanlar, hayata küstü veya bu acıyı tüm dünyaya gösterip acımasız dünya düzenine isyan etti. Tüm bu acıların içindeki Yuka neredeyse tüm ailesinin yaşadığı acılar aklında ve gözlerinin önünde iken, kendi hayatında bir parça mutluluk bulmak için umudunu hiç kaybetmiyor. Ancak tüm Hiroşimalılar gibi onu da makus talihi maalesef yalnız bırakmıyor. Bu kitap geçmişin acılarını bir kez daha insana hatırlatıyor...