Risale-i Nurdan Değerlendirme
Ağabeyler Risalelere Nasıl Muhatap Olmuşlar? Risalet-ün Nur, Mektubat-ün Nur'un mütalaası, tahrir edilmesi, başkalara neşr ü tebliğe alâ kadr-il istitaa çalışılması gibi emr-i hayr-ı azîme havl ü kuvvet-i Samedanî ve inayet ü lütf-u Rabbanî ile muvaffak olduğum zamanlar ki; bu evkatta evvelen ve bizzât bu fakir istifade, istifaza, istiane etmiş
"MARKSİST EDEBİYAT..."
- "Marksizm'in dayanağı olan maddecilik noktasından bir telkin şiiri olmak yerine, bir tebliğ âleti kalmak mahkûmiyeti altındadır. Bu nokta münakaşa kabul etmez bir mütearife halindedir. Marksçı edebiyat bir mekânı kendi şahsî prosedeleri ile süslemek ve salonlaştırmaktan ibaret kalıyor. Bu hünerde, muvaffak olmuş örnekler bulunduğunu kabul etsek de, bunların bir akamet yolunda gittiklerini ve neticede işledikleri hammaddeden yardım görmek imkânından mahrum bulunduklarını tesbit zorunda kalırız. Yine ibret verici bir hakikattir ki, aynı sun’i hünerle materyalizme ve komünizme tezyini kıymetler getirmeye çalışanlardan en kuvvetlileri, sonunda tablosunu yere çalmak mecburiyetinde kalmış ressamlar gibi, kendilerini ve sanatlarını inkâr etmişler ve havasız kalmış bir mekânda boğulma alametleri göstermişlerdir. Komünizm ihtilalinin ilk mevsimlerinde intihar eden Mayakovski ile “insan diyelim ki gençliğinde komünizmden başka bir yol bulamasın ve bulanlara aptal gözü ile baksın, fakat kırkından sonra komünist kalabilmek için aptalın aptalı olmak lâzımdır” diyen Bernart Shaw bu hazin gerçeğin en canlı iki örneğidir. Bizdeki yeltenmelere gelince, solu temsil eden bütün sanat çabacılarında ferdî tefekkür ve tahassüs kıymeti adına, bit pazarı eşyası satan esnaf ayarında bile ferdî bir liyakat yoktur. Bunların, mazur değilse bile yegâne mahkûm tarafları, içinde yaşadıkları ortamın kendilerinde uyandırdığı, büyük ve çileli muhasebesine götüremediği kaba tepkiden başka bir şey değildir..." (N.F.Kısakürek ile bir Konuşma. Konuşan: Nuri Pakdil. Edebiyat Aylık Dergi Şubat 1972)
Reklam
Hayırlı Cumalar.
Allah'ın Kur'an'da bildirdiği mümin özelliklerinin belli başlılarını şöyle maddeleştirebiliriz: • Müminler ancak Allah'a kulluk ederler. O'ndan başka zihinlerinde ilahlaştırdıkları hiçbir varlık yoktur. (Fatiha, 1/1-7; Nisa, 4/36) • Allah'tan korkup-sakınırlar. Allah'ın yasakladığı veya rızasına aykırı olan bir şeyi yapmaktan çok
FELSEFİ VE BİLİMSEL YANILGILAR
Celal Çelik Doğuştan sonsuzluk duygu ve düşüncesine sahip olan insanoğlu “Ben nereden geldim, görevim nedir, sonum ne olacaktır?” diye sormuştur. Akıl yoluyla gerçeği ve mutluluğu bulmaya çalıştığını iddia eden filozoflar da, tarih boyunca ortaya koydukları sistemleriyle bu sorulara cevap vermeye çalışmışlar, ancak tatminkar, açık, tutarlı ve
Kalbin Vîrâneliği: KİBİR Osman Nuri Topbaş YÜZAKI DERGİSİ Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri Yıl: 2017 Ay: Mayıs Sayı: 147 Mücerred hakikatler, teşbih ve temsillerle müşahhas hâle getirilince; kalpler, onları çok daha iyi idrâk eder. Hazret-i Mevlânâ; mânevî kıymetlerin şeytan ve nefsin hilesiyle nasıl
İnanan ve inanmayan
O şakirdin ( Allah'a (CC) dolayısıyla onun Kuran ve hz Muhammed ile tebliğ ettiği tavsiye, emir ve yasaklara ve ahirete inanmayan modern insan) gaye-i himmeti, hevesat-ı nefsaniyeyi tatmin ve hamiyet ve fedakârlık perdesi altında kendi menfaat-i nefsini arayan ve hırs ve gururunu teskin etmeye çalışan bir dessastır. Nefsinden başka ciddî olarak hiçbir şeyi sevmiyor. Herşeyi nefsine feda ediyor. Amma Kur'anın hâlis ve tam şakirdi ise, bir abddir. Fakat a'zam-ı mahlukata karşı da ubudiyete tenezzül etmez ve Cennet gibi en büyük ve a'zam bir menfaati gaye-i ubudiyet yapmaz bir abd-i azizdir. Hem halim selimdir. Fakat Fâtır-ı Zülcelalinden başkasına, izni ve emri olmadan tezellüle tenezzül etmez bir halim-i âlîhimmettir. Hem fakirdir fakat onun Mâlik-i Kerim'i ona ileride iddihar ettiği mükâfat ile bir fakir-i müstağnidir. Hem zaîftir fakat kudreti nihayetsiz olan Seyyidinin kuvvetine istinad eden bir zaîf-i kavîdir ki, Kur'an hakikî bir şakirdine cennet-i ebediyeyi dahi gaye-i maksad yaptırmadığı halde; bu zâil fâni dünyayı ona gaye-i maksad hiç yapar mı? İşte iki şakirdin himmetlerinin ne derece birbirinden farklı olduğunu anla! İman ve Küfür Müvazeneleri - 185
36 öğeden 51 ile 36 arasındakiler gösteriliyor.