Hıristiyan Papazları “Dünya işleri mükemmel ve yolunda olmazsa ahiret ve cennet nimetleri görülemeyeceğini kiliselerinde erkek, kadın, yaşlı, çocuk umum cemaatlerine tebliğ ve teşrih ile kilise tenbihâtını ve patrikhane emirlerini tutmayanların dünyada ve ahirette “hâşâ sümme kellâ” gökteki Allah’ın iltifat ve cennetinden mahrum kalacaklarını söylüyorlar” ve bu cemaatler de bunları emr-i kat’î-i ilahi biliyorlar ve bu telkin ve imanla gayreti elden bırakmıyorlardı..
Sayfa 11
Telkin ile tebliğ
Bazı Batılı müsteşrikler, İslâmiyet'in kılıç ile yayıldığını iddia etmekte ve insanların zorla Müslüman yapıldığını söylemek istemektedirler. Bu görüş, tarihî gerçeklerle örtüşmemektedir. Müslümanlar fethedilen yerlerde yalnızca telkin ve tebliğde bulunmuş, İslâm dinine girmeleri için asla zorlama olmamıştır. İslâm idaresi altında bütün din mensupları kendi dinlerine göre huzur içerisinde yaşamıştır. İslâm'ın güzelliğini görenler kendi istekleri ile Müslüman olmuştur. Birçok beldede, başındaki idarecilerin kötü idaresinden bıkan halk, Müslümanları kurtarıcı olarak görmüştür.
Reklam
Merhum Ali Ulvi Kurucu, Mahir İz hocadan ve sohbetlerindeki tarzından bahsederken şu ifadeleri kullanmaktadır: "İnsan rûhunun terbiyecileri şöyle derler: İlmin usûlünde tebliğ, şiirin gâyesinde telkîn, ahlâk ve tasavvufun hedefinde irşad ve tatmin vardır. Bu yüzden Mahir Hoca, sohbetlerinde bu üç mühim silahı da tam bir maharet ve liyâkatle kullanıyordu. Bu yüzden sohbetlerine devam edenler; kalben, fikren, rûhen ve vicdânen tatmin oluyorlardı. Zaten bu gibi zevâtın örnek aldıkları büyük zâtlar; peygamberler ve onların vârisleri olan gerçek âlim ve âriflerdir."
Gayrimüslimlere ve inanmayanlara gelince; biz onları da Hz. Adem'den (as.) kardeş biliyoruz: Benî Adem a'zâ-yı yek-dîgerend Ki der âferîniş zi yek gevherend. (Mânası: Ademoğulları bir vücudun parçaları gibi birbirlerinin uzuvlarıdır. Çünkü yaratılışta aynı cevherden oluşmuşlardır.) Ayrıca onları, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in bir başka tür ümmeti "Ümmet-i Dâvet"i olarak görüyoruz. Çünkü hakikatte Efendimizin (sas.) davetine ve risalet hitabına onlar da muhataptır. İman, içlerinde, imkân olarak bilkuvve mevcuttur, belki ileride fiilen zuhura gelecektir. Bazıları din kardeşlerimiz olacaklardır ve olmaktadırlar. Bize düşen görev, onların da Hakk'ı bulmasına ve gerçekleri görmesine yardımcı olmaktır. Onlara şimdi acıyor, şefkat besliyoruz. İki cihanın saadetine ermeleri için onlara İslâm'ı iyi anlatmalı, ilahî sorumluluklarını tebliğ etmeli, iman telkin eyleyerek, ebedî hüsrana uğramaktan kurtarmaya çalışmalıyız.
Sayfa 39 - Server YayınlarıKitabı okuyor
İslam'da eğitim doğum öncesinden başlar. Bu eğitimin yetiştirme,telkin ve tebliğ metodu son nefes verilirken de devam eder. Yeni doğmuş çocuğun kulağına ezan okunur. Son nefesini vermekte olana Tevhid kelimesi söylettirilir. Dünyadan ayrılırken zihninin ve hissinin Allah'la meşgul olması için başında kur'an-ı Kerim okunur. Mezar başında defin sonrası yapılan telkini de, İslam'ın ferde, hangi noktaya kadar sahip çıktığının çarpıcı bir delili olarak zikretmek gerek.
Propaganda bugün başlıbaşına bir ilim, sanat olarak, istenilen yönde tebliğ, telkin, tesir aleti halinde ve galip vasfı siyasi olmak üzere onun genişliğince geniş bir sahayı kapsar. Mesela, siyasi, dini, askeri, iktisadi, kültürel, ideolojik propaganda gibi. Propagandanın bu kısa tanımı bile, "İslâm'da propaganda yoktur, çünkü propaganda kafalara yalan sokma işidir. Oysa islâm insanların hür iradelerine hitab eder" yollu fikirlerin (!) saçmalıklarını gösterir.
Reklam
134 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.