ÇOCUKLARIMIZI KİM EĞİTİYOR???
1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini
ÇOCUKLARINIZI KİM EĞİTİYOR?
TAKİP EDİYOR MUSUNUZ?
1980 öncesine gidiyorum.
Ortaokul öğrencisiyim.
Babam bizim evimize de televizyon aldı.
Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz.
Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik.
Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş.
Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
"İğrenç, değil mi?"
"Ne?"
"İyi adamlarla çevrili bir şekilde büyüdüğünü düşünürken kötü adamlarla yaşıyor olmak."
Herkese selam dostlarım günün ikinci inceleme postu ile karşınızdayım
Bazı yayınevleri vardır ya hani ne çıksa gözüm kapalı alır okurum dediğiniz @salonyayinlari da benim için öyle bugüne kadar
Tüm gezegen, Dallas’ın kocaman bir banliyösüdür. Bizler ithal malı duyguları sosis gibi tüketirken, hayatı oluşturmak yerine izlemek üzere yetişen küçük televizyon çocukları omuz silkip geçiyorlar.
Radyonun ilk zamanlarında onun "uykusuzluğu artırdığı", çizgi romanların popülerleşmeye başladığı dönemlerde onun "çocukları suça yönelttiği", televizyon evlerimize girmeye başladığı günlerde ise "çocukların artık evden çıkmak istemeyecekleri" söylenmişti. Daha gerilere gidersek, 16. yüzyılda kitaplar yaygınlaşmaya başlayınca birçok insan kitapların unutkanlığa yol açacağını çünkü artık hiçbir şeyi hafızada tutmak gerekmeyeceğini iddia etmişti
Tablet ve televizyon gibi yapay şeylerle büyüyeceğine, henüz küçükken doğal yaşamın tadını verin ona. Mum ışığında masallarla uyutun. Sürekli sarılın, sürekli öpün, güldürün, en iyi arkadaşı siz olmaya çalışın. Günümüz çocukları gibi olmamayı öğretin. Annesine "kes sesini" diyemeyeceğini, 18 e girdi diye her şeyden muaf olamayacağını öğretin. Gösterişli bir küpe yerine, bunların küpe olması daha yaraşırdır.