Hayatında istediğin değişim için mükemmel olmak gerekmez. Mesele tamamen o değişime harcadığın çabadır. Çabanı yitirme. Devam et ve nasıl değiştiğini gör:)
Öncelikle bakış acımı değiştiren bir kitap olduğunu söyleyebilirim. George Orwell,Stalin Dönemi ve "reel soyalizm" i hayvanlar üzerinden çok akıcı bir dille eleştirmiş. Kitapta ilk önce karşımıza yaşlı bir domuz olan Koca Reis çıkıyor. Bu domuz bütün hayvanları toplayıp, bir gece önce gördüğü düşü anlatır ve bir konuşma yapar. İnsanların onları nasıl sömürdüğünü, bütün hayvanların eşit olduğunu ve hayvanlara karşı yapılan haksızlıklardan bahseder. Bir süre sonra çiftlikteki hayvanlar, kendilerini sömüren insanlığa karşı çiftliğin sahibi olan Bay Jones'a baş kaldırır. Çiftliğin yönetimi artık hayvanlardadır. Hayvanların amacı, ölen Koca Reis'in de söylediği gibi eşit bir toplum oluşturmaktır. Hayvanlar arasında ki en akıllı olan domuzlar yönetimi üstlenir. Başta 7 önemli kural konulur. Daha sonra domuzlar bu eşitlikçi toplumu bir diktatörlüğe çevirir. O 7 kural zamanla değişir. Domuzlar resmen birer insan gibi davranmaya başlar. Hayvanlar daha da sömürülür. Kitapta şu ifade durumu oldukça iyi özetliyor:BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR. Her ne kadar Stalin Döneminin eleştirisi olsa da günümüzü de oldukça iyi anlatan bir kitap. Özellikle domuzlar arasında geçen mücadele ve hayvanların sürekli kandırılması... Ve o lanet koyunlar... Normal hayatta olduğu gibi kitapta da can sıkıcı...
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246,8bin okunma
Kitap çok basit yazılmış ve sürekli bir tesadüf söz konusu. Kitaptaki ağlamalar,yakınmalar ve iç çekişler fazlasıyla iç karartıcı. Bu durum ister istemez can sıkıyor. Kurgu basit fakat kitabin sonu şaşırtıcı. Kitabın güzel unsurları ise dönemi oldukça iyi yansıtması. Şemsettin Sami o dönemin zihniyetini oldukça iyi anlatmış. O dönemdeki çocuk evlilikleri,kadınların hiçbir fikri sorulmadan mal gibi başkalarıyla evlendirilmesi Saliha Hanım karakteriyle okuyucuya aktarılmış. Dürüst olmak gerekirse kitapta da en beğendiğim karakter Saliha Hanım oldu. Aşk için canından vazgeçmeyi göze almış,sevdiği adamla o dönemin şartlarına göre evlenebilmiş ve bu aşk içerisinde bir çocuk büyütmüş. Gerçi kitap 1872 yılında yazılmasına rağmen günümüzde de bu tür evliliklerin olması acınası...Ayrıca kitapta Talat'in tebdil-i kıyafet yaptıktan sonra bir erkek tarafından taciz edilmesi ve bir erkek olarak kadınların bu tür tacizlere maruz kalmasını samimiyetle eleştirmesi oldukça güzeldi. Talat ve Fitnat'ın aşkı ve bu uğurda ölmeleri de aşkın ne kadar güçlü olduğunu anlatmış. Kısaca toparlamam gerekirse kitap yapısı ve yazılış şekli gereği ortalama bir kitap. Kötü mü değil fakat aşırı iyi olduğu da söylenemez.
Dünyanın en aşağılık şeylerinden biri insanı dış görüntüsünden dolayı yargılamak. Gerçekten güzellik ve yakışıklılık her şey değil. Bu konuda zorbalığa uğrayanlar veya yalnız kalmaya mahkum bırakılanlar.. İnsanlar gerçekten acımasız tek söyleyeceğim bu.