Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşra ÜLGEN

Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Reklam
Ben bir adamı öldürürken belimdeki kılıcı kullanırım ama sizler kılıç kullanmazsınız. Sizler nüfuzunuzla öldürürsünüz, paranızla öldürürsünüz, süslü püslü sözlerinizle öldürürsünüz belki. Tabi ki kan dökülmez, karşınızdaki adam capcanlı yaşar ancak buna rağmen basbayağı ölmüşsünüzdür.
Haksızlığa uğramış olanların biricik avuntusu olan o çılgın umut! İdare başında olanlar,idare etmek için zor kullanmaya mecbur olanlar,her zaman ölçülü davranmak zorundadırlar. Eğer, ihtiraslarına kapılarak ya da düşmanlarına mecbur edilerek ılımlı davranışların sınırları dışına çıkacak olurlarsa kaygan bir yola sapmış, böylece düşmelerine zemin hazırlamış olurlar.Oysa zarar görenler ve sömürülenler, zekalarını ve çılgınlıklarını istedikleri gibi kullanabilirler. Bu, onların sömürenlere karşı kâh sinsice, kâh açıkça kullabildikleri iki silahtır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İktidar isyansız , entrikasız olmazdı, tıpkı zarar ve üzüntü vermeyen bir zenginliğin olmayışı gibi.
Dünyadaki tüm din bilginlerine soruyorum. Bu iki sevgilinin suçlu bulunup cennete girmeleri engellenmeli mi?
Reklam
Ben akan bir suyum. Her kıyıya çarparak gidiyorum. Herkesi seviyorum.
İnsanlar ölümle tamamlanır. Yaşarken herkes eksilir.
İnsanlar için umutsuzluk denilen şey imkânsızdır. İnsanlar genellikle umutla kandırılır, ama aynı zamanda,"umutsuzluk" kavramıyla da aynı şekilde kandırılır.
İlişkiniz ne üzerine kurulmuştu biliyor musun? Üzüntü üstüne. Birbiriniz için üzülüyordunuz. Üzüntü kadınların çoğu, erkeklerin de bazıları için eğlenceli olabilir ama bana kalırsa evlilik umut üstüne kurulu olmalı.
Reklam
Bilmeli ve asla unutmamalısın ki eğer bir insan, hayatın ondan istediği gibi gelirler ve giderler arasındaki ilişkiyi düzenlemeyi bilmezse o kişi çökmeye mahkumdur.
Sonsuz bir yolculuğa çıkmış bir insanı, ne kadar ugraşırsam ugraşayım, ne kadar didinirsem didineyim, kağıt üstünde bir türlü yaşatamıyorum.
Her insanın kendine özgü bir ruhu var.Onu başka bir ruhla karıştıramaz.İki insan birbirine yaklaşabilir, birbiriyle konuşabilir, birbirinin hemen burnunun ucunda olabilir ama ruhları bulunduğu yere kök salmış çiçeklere benzer, hiçbiri kalkıp otekisinin yanına gelemez, bunun için kökünü terk etmesi gerekir, böyle bir şeyi başaramaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını yollar birbirine, çünkü birbiriyle konuşmaya can atar, ama bir tohumun istenilen yere ulaşması konusunda çiçeğin elinden bir şey gelmez, rüzgarın işidir bu, rüzgar da canı istedi mi bu, canı istedi mi öbür yönden eser
.....Onun kahramanlığından da gurur duyuyorum. Ama hiçbir şan, hiçbir şeref onu bana geri getiremez ki! Şan ve şerefin böylesini hiçbir ana hayal etmez. Analar çocuklarını yaşasınlar diye doğururlar, dünyada mutlu olsunlar diye doğururlar.
Reklam
Mutluluk
Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesidir.
Sayfa 22 - ÖtükenKitabı okudu
Kusurun bende olduğuna inanmak rahatlatıcı çünkü gücün elimde olduğunu gösteriyor.
Sayfa 218Kitabı okudu
Ya da belki olmasını istediğim Babamdı. Hasreti çekilen bir koruyucu, hayal mahsulü bir şampiyon; beni fırtınanın içine savurmayacak ve incindiğim zaman iyileştirecek şampiyon.
Sayfa 105Kitabı okudu
Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün öbür gercekleron arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir.
Sayfa 39 - Sel Yayıncılık KinoKitabı okudu
Babalarının yaraladığı kadınların acısına ölüm bile çare olamaz.
Reklam
Kalbinden hayat sesi gelmeyenleri geri getirebilmek için iki tür kalp masajı var; birincisi iki elle göğüs kafesinin ortasına kalbinin hemen üzerine,belirli aralıklarla hafifçe bastırarak,ikincisinde göğsünü göğsüne iyice yapıştırarak ve iki elle sımsıkı sarılarak yapılıyor
Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: "Buradayım!"
Sayfa 52 - ÖtükenKitabı okudu