" Teşkilat-ı mahsusa da bir Yakup Cemil vardır. Büyük bir fedai.. Vatanı kurtarmak için yola çıktığı bayrak, silah, Kur-an üstüne yemin ettiği arkadaşlarıyla savaşırlar, didinirler, can alıp can verirler. Gün gelir ters düşerler. Yakup Cemil'in idam emri çıkar. Asker için o kadar büyük bir komutandır ki, kurşuna dizmek üzere vazifeli olan erler silahlarını ona doğrultamazlar.
İnfaz komutanı ateş emri verir; erler kımıldamaz, emri tekrarlar erler kıpırdamaz.
Yakup Cemil bakar ki er, komutana baş kaldıracak, üniformanın şerefini kurtarmak için bağırır: "Asker nişan al !"
Asker, Yakup Cemil'in sesiyle kendine gelir, nişan alır.
Yakup Cemil celladına gülümser ve kendi infazını emreder: "Ateş ! "
Askerler ateş açarlar, Yakup Cemil'in vücuduna 14 mermi isabet eder.
" İnsan bazen celladına gülümser, bilmeden fark etmeden ama bazen de bilip, fark edip gururla gülümser ..."