Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tevhid-i Rububiyet
İlk defa Fatiha Suresi'nde yer alan “Rabbu’l-âlemîn” vasfı, Allah’ın kâinatın tek sahibi, bütün varlıktaki mülkün mutlak maliki, her şeyin tek yaratıcısı, yegâne iradecisi olduğunu ifade etmektedir. Bu anlayış, hakikî tevhit dersini verip, varlıkta ne varsa -deyim yerindeyse- iğneden ipliğe her şeyin yegâne yaratıcısının Allah olduğunu gösterir.
gözümüzle görüyoruz ki; bir dest-i gaybî her baharda dörtyüz bin muhtelif nevilerden mürekkeb bir muhteşem orduyu icad edip idare ediyor. Kıyamete nümune olan güz mevsiminde, o dörtyüz binden üçyüz bin nebatî ve hayvanî nevilerini vefatlar suretinde ve mevtler namında terhis edip vazifelerinden paydos ediyor. Ve haşr u neşre nümune olan baharda haşr-i a'zamın üçyüz bin misalini -birkaç hafta zarfında- kemal-i intizamla inşa edip, hattâ bir tek ağaçta dört küçük haşirleri, yani kendini ve yapraklarını ve çiçeklerini ve meyvelerini, gitmiş baharın aynı gibi neşirlerini gözümüze gösterdikten sonra, o dörtyüz bin enva'a baliğ olan ordu-yu Sübhanînin her nev'e, her taifeye mahsus ve münasib ayrı ayrı rızıklarını ve çeşit çeşit müdafaa silâhlarını ve ayrı ayrı libaslarını ve ayrı ayrı talimlerini ve terhislerini ve ayrı ayrı bütün cihazat ve levazımatlarını, kemal-i intizamla, sehivsiz, hatasız, karıştırmadan ve hiçbirini unutmadan, umulmadık yerlerden vakti-vaktine vermekle kemal-i rububiyet ve hâkimiyet ve hikmet içinde vahdaniyetini ve ehadiyetini ve ferdiyetini ve nihayetsiz iktidarını ve hadsiz rahmetini isbat ederek, bu tevhid fermanını zemin yüzünde, her bahar sahifesinde, kalem-i kader ile yazar. (Âyet-ül Kübra 155.sh - Risale-i Nur)
Reklam
Evet bir tarlaya tohum ekilmesinden anlaşılıyor ki, o tarla tohum sahibinin mülküdür. Ve o tohum da, o tarla sahibinin malıdır. Yani o buna, bu da ona şehadet ediyorlar. Kezalik kâinattaki masnuat, tohum gibidir. Âlem ve anasır da tarla gibidir. Her iki tarafın lisan-ı halleriyle ettikleri şehadete göre, masnuat ile âlem-i anasır, yani tohum ile tarla ve muhit ile muhat, (hep) bir Sâni'-i Vâhid'in yed-i tasarrufundadır. Demek edna bir mahluka yapılan tasarruf-u hakikî ve zaîf bir mevcuda edilen tevcih-i rububiyet, âlem ve anasır kabza-i tasarrufunda bulunan Zâta mahsus olduğu gibi, herhangi bir unsurun da tedvir ve tedbiri, bütün hayvanat ve nebatatı kabza-i rububiyetinde tutup terbiye eden aynen o Zâta mahsustur. İşte, hâtem-i tevhid dediğimiz budur.
Allah İlgisiz Olur mu? Bugün biraz daha örnekli bir şekilde ‘şuunat marifeti’nin ‘esma marifeti’nden daha üst ne gibi kazanımlar sağladığını konuşmak istiyorum. Ancak, üzerinden güç ve meşruiyet alabilmem için, serinin bir önceki yazısının kilit cümlesini hatırlatmaya ihtiyacım var: "Kanaatimce; şuunat tefekkürü/marifeti isimler ve fiiler
Allah’ı tanımak, O’nun bizim ibadetimize neden layık olduğunu anlamamız açısından oldukça mühimdir, çünkü tanımadığımız, bilmediğimiz bir varlığa ibadet de edemeyiz. Bundan ötürüdür ki İslam geleneğinde Allah’ı tanıma yolunda atılan adımlar da bir ibadet şeklidir. "Bil ki, Allah'tan başka ilâh yoktur. . . "(Kur'an,47:19) Allah’ı tanımak, O’nun var olan her şeyin tek yaratıcısı ve muhafızı olduğunu (tevhîd-i rububiyet) O’nun isim ve sıfatlarının eşsiz olduğunu ve O’nunla hiçbir şeyin kıyaslanamayacağını (tevhîd-i esma ve sıfat) tasdik etmektir. Allah’ı tanımak, aynı zamanda O’nun uluhiyette eşsiz, biricik olduğunu ve yalnızca O’nun ibadete layık olduğunu (tevhîd-i uluhiyet) tasdik etmektir. Dikkat edilmesi gerekir ki İslam dininde, Allah’ın yaratıcı kudreti ve kabiliyeti, isimleri, sıfatları ve Ulûhiyyetinin başka hiçbir varlık ile paylaşılmadığını tasdik etmek çok mühimdir Bütün antopomorüzm (insan şekilcilik)560 şekilleri, tamamen reddedilmektedir. Allah, aşkındır (mütealdir) ve mükemmeldir. Bütün noksanlıklardan beridir. İslam geleneğinde birlik, tevhid olarak ifade edilir, manası ise birliği tasdik etmek veya bir şeyi birlemcktir.
Sayfa 391Kitabı okudu
قَالَ اَلَمْ نُرَبِّكَ ف۪ينَا وَل۪يدًا وَلَبِثْتَ ف۪ينَا مِنْ عُمُرِكَ سِن۪ينَ (Firavun) demişti ki: “Seni çocukken biz yetiştirmedik mi? Ömrünün çoğu yılını bizim aramızda geçirmedin mi?” (Firavunların ortak karakteri, Allah’ın (cc) verdiği rızkı insanların başına kakmalarıdır. Tevhidle Allah’a (cc) yönelen, Firavunların otorite ve rububiyet iddiasını reddeden muvahhidlere: “Sizi, biz eğitmedik mi? İşinizi, aşınızı vermedik mi?” diyerek onları nankörlükle suçlarlar. Oysa Allah’ın (cc) mülkünde, Allah’a (cc) rağmen hâkimiyet iddiasında bulunarak en büyük nankörlüğü onlar yapmışlardır.) (26/Şuarâ, 18)
Reklam
Covid-19'dan ölmekten niçin korkarsın?
🌙 Ben hangi gün ölümden kaçacağım? Bana takdir edilmediği gün mü yoksa? Takdir edildiği gün mü? Bana taktir edilmediği gün ondan korkmam. Takdir edilene karşı ise tedbir fayda vermez. -İmam Hasan el Benna "KİM ALLAH'A TEVEKKÜL EDERSE O, ONA YETER. ŞÜPHESİZ ALLAH EMRİNİ YERİNE GETİRENDİR. ALLAH HER ŞEY İÇİN BİR KADER TAYİN ETMİŞTİR." (TALAK;3) İşte tevhid inancı budur. Rububiyet tevhidi ile uluhiyet Tevhidin bir arada olmasını istiyoruz. Allah'ı isin ve sıfatlarında birlediğimiz gibi uluhiyette de birlememiz, tavır ve hareketlerimize bunu yansıtmamız gerekir. Anlıyor musunuz?
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.