Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

meri

192 syf.
4/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Kitap, Ayşe Şasa ile yapılan bir röportaj. Başlıklara ayrılmış olsa da bazı soruların neden o başlıklar altında yer aldığına pek anlam veremedim. Ayşe Şasa Hanım’a, hayatına, hatıralarına dair kendi ağzından bir şeyler duymak isteyenler için fena olmayan bir kaynak.
Bir Ruh Macerası
Bir Ruh MacerasıAyşe Şasa · Ketebe Yayınları · 20221,980 okunma
Reklam
152 syf.
3/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Kitabın kapağına, adına, arka kapak yazısına bayılarak almıştım. Ketebe çok iyi iş çıkarmış ancak ne yazık ki Kadir Daniş için aynı şeyi söyleyemeyeceğim… “Don’t judge the book by its cover.” sözünü kendime hatırlatmış oldum bu öykü kitabıyla. Karun’un Yoksulları ile Üçüncü Kardeş adlı hikayeleri beğenmiş olsam da geri kalanı vasatın altındaydı bence. Çoğu öyküyü okurken ve okuduktan sonra “Eee, yaniii?” demeden geçemedim. Okuduğuma pişman değilim ama bir daha okumam mesela. Ama iyi ki almışım diyorum çünkü müthiş bir kapağı var, baktıkça gözüm gönlüm açılıyor. Harun Tan beyefendinin elleri dert görmesin.
Belki De Yanlış Bir Leyla
Belki De Yanlış Bir LeylaKadir Daniş · Ketebe Yayınları · 202360 okunma
174 syf.
7/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Bilmediğim bir şehrin sokaklarında bir başıma yürümeme armağandı rastladığım o sahaf. Nitekim Reşat Nuri’den birkaç eski baskı kitap ile memlekete dönmeme vesile oldu. Benim Sönmüş Yıldızlar’ım beşinci baskı imiş, her bir sayfası benim için eskimiş ama eksilmeden de beni beklemiş rafında. Mavili beyazlı çok hoş bir kapağı var. İçini de en az dışını sevdiğim kadar seveceğimden emin bir edayla araladım o kapağı. Canım Güntekin, yanıltmadı yine. Bu adamla aynı dili konuşmayı ne çok isterdim… Neyse, bu adamın dilini okumak da az şey değil. Dört beş sayfadan müteşekkil kısa hikâyelerini mahzun bir saadetle okudum. Nasıl oldu da birkaç sayfalık hukukumun olduğu karakterlerle böyle derin bir bağ kurdum, onlarla hüzünlendim hayret doğrusu. Baştaki hikâyeler mektuplardan oluşuyordu ve mektuplardan ibaret bir hikâye kitabı fikrini çok sevmiştim. Ancak sonlara doğru pek de ilgimi cezbetmeyen öyküler de olmadı değil, kitaba dair olumlu olmayan tek görüşüm bu sanırım. Olsun, üstadım yazdıysa vardır bir hikmeti.
Sönmüş Yıldızlar
Sönmüş YıldızlarReşat Nuri Güntekin · İnkilâp Kitabevi · 2005590 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
2/10 puan verdi
Elinde bir yara izinin belirmesi ile başlıyor İbrahim’in öyküsü. Ama devam edemiyor… En azından benim için devam edemedi. Hikâyenin konusunu heyecan verici bularak kitabı almıştım ancak umduğumu bulabildiğim söylenemez. Kitabı yalnızca İbrahim’in zihninin içinden okuyoruz ve bu beni inanılmaz sıktı. Bilinç akışından ibaretti okumaya dayanabildiğim sayfalar. Fakat maalesef bu benim sevdiğim bir tarz değilmiş, okumaya devam etmek için bir neden bulamadığımdan yarım (35 sayfa okumak ne kadar yarım olursa…) bıraktım. Biri incelemesinde “Yazar sözü yormuş.” şeklinde çok haklı bir tespitte bulunmuş, ben de katılıyorum kendisine. Yazar sözü yormuş ama ben bu söz için kendimi daha fazla yoramayacağım… Unutmadan, altı çizilecek hoş cümleler de vardı kitapta, hakkını yemeyeyim.
İbrahim'in Kaybettiğini Bulmasıdır
İbrahim'in Kaybettiğini BulmasıdırGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 2022480 okunma
448 syf.
6/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Sürekli siyer okumakla meşgul olmak için kitaplığımda bulundurduğum kitaplardan biriydi bu kitap, bir serinin ilk cildi. Hz. Ömer dizisini izlediğim şu günlerde böyle bir seriye başlamamın iyi olacağını düşünerek bismillah demiştim. Ama aradığımı bulabildiğim bir kitap olmadı maalesef. Akademik bir dille yazılmış, tafsilatlı bir siyer özetiydi. Okurken çok sıkıldım, birkaç yeni bilgi de öğrenmedim değil elbette fakat sırf tamamlamak gayesiyle okumaya devam ettim. Kitabın dili güzeldi, vakıaları özetlemesi ve değerlendirmesi de oldukça iyiydi ancak ne yapalım, bana hitap etmedi. Ben siyer okurken bilmek değil de daha ziyade hissetmek istiyorum sanırım.
Anahatlarıyla İslam Tarihi 1
Anahatlarıyla İslam Tarihi 1Adem Apak · Ensar Neşriyat · 2018717 okunma
Reklam
226 syf.
6/10 puan verdi
Bir çift terapisti olan Dr. Chapman, danışanlarıyla olan tecrübelerinden yola çıkarak sevgi dilleri üzerine oldukça faydalı bir kitap yazmış. Her birimiz bir anadili konuşucusuyuz ve yabancı bir dil bilmediğimiz takdirde kendi dilinden başka bir dil bilmeyen diğer anadil konuşucularıyla iletişim kuramıyoruz; işte sevgi dillerinde de durum benzer şekilde işliyor. Sevgimizi kendi sevgi dilimizde ifade etmeye meyyal oluyoruz ama karşı taraf bizimle aynı sevgi dilini konuşmuyorsa iletişim kuramamış oluyoruz. Chapman sevgi dillerini kaliteli zaman geçirmek, hizmet eylemleri, onaylayıcı kelimeler, hediye ve temas olmak üzere beş başlıkta incelemiş. Baskın sevgi dilimizi tespit etmemiz ve bu dillerde nasıl konuşacağımızı, sevgimizi nasıl dile dökeceğimizi de örneklerle açıklamış. Bu noktada sahiden yol gösterici bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Beni rahatsız eden husus, sevgi dillerinin sadece eşler arasındaki hâlini görmemizdi. Ancak bir çift terapistinin kendi tecrübelerini aktardığını göz önünde bulundurursak bu oldukça doğal. Sevgi dilleri yalnızca eşler arasında değil, içinde sevgi barındıran her ilişkide iletişimi sağlayan araç oluyor; ebeveyn ile çocuk, arkadaşlar gibi. Kitabı genel olarak beğendim; kolay okundu ve bana kattığı şeyler oldu. İnsanlarla iletişimimde konuşacağım diller hususunda daha dikkatli olmam gerektiğini kavradım.
Beş Sevgi Dili
Beş Sevgi DiliGary Chapman · Koridor Yayıncılık · 20128bin okunma
400 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Reşat Nuri okumayı çok seviyorum. Anadolu’nun pek çok köşesinde ayak izleri olan bir yazar ve Anadolu’nun da ondaki izi yazdıklarında epey hissedilir hâlde. Onun kitabında İzmir’i, İstanbul’u okurken kendimi o toprakların bir parçası gibi hissediyorum, oraya hiç adım atmamış dahi olsam oralı oluveriyorum. Bu kitabı okurken mekân kavramının kurgu için ne denli ehem olduğunu çok daha iyi anladım. Belki hikâyenin geçtiği bazı yerlere yakınlığımdan da kaynaklanmış olabilir bu. Küçüksu Kasrı’na giden vapurda Hüseyin Kenan’ı görme ihtimalim vardı neticede, bu kitabı okuduğum zamanlarda.
Dudaktan Kalbe
Dudaktan KalbeReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20186,6bin okunma
191 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kaybolmaktan ve yalnız yürümekten korkan biri olmuşumdur daima. Oysa yalnız yürümek ne büyük bir hürriyetmiş… Çağrıma cevap vermediklerinde onların yolunda olmak zorunda hissederdim kendimi ama bu kitabı okurken bunun üzerinde düşünme fırsatı buldum ve fark ettim ki çağrıma uymadıklarında kendi yolumda, kendi başıma devam edebilmeliyim. Başkasına yük olmadan ve yük etmeden yürümeliyim. Yürümek ne kadar da içsel bir yolculukmuş. Bir yere varmak değil amaç, esas gaye yürümek. Kurgu dışı kitap okumak hele ki felsefe söz konusuysa benim için çok zordur. Fakat bu kitap yürüyüşün bacaklarda bıraktığı o tatlı sızı ama adım atmış olmanın müthiş itminanını bıraktı zihnime. Nietzsche, Kant, Gandi’nin ve aklımda kalmayan birkaçının daha yürüme kavramına yüklediği anlamları sundu kitap bana. Güzel bir yolculuktu benim için. Begüm Çakır’ın önerisiyle okuma listeme almış olsam da kütüphanede teslim edilen kitaplar kısmında görüp daha fazla ertelemeden okumaya başlamıştım, iyi ki de okumuşum. Yalnızca iki ayak üzerinde durmakla sınırlı değil yürümek kavramı, zihnen ve kalben de yürümek mümkünmüş. Pek çok güzel cümleyle karşılaştım, enfes bir çeviriydi ayrıca. Türkçe yazılmış olsa bu kadar başarılı olamazdı, Albina Ulutaşlı müthiş bir iş çıkarmış.
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206,8bin okunma