Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Saat sesleri vurur yüreğe tik tak tik tak Yalnız ruhta kıpırdamıyor bir yaprak
Akıp Geçen Zamana Hitaben Birikmiş Sayfalarca Şiir
Tik tak sesleri gelmek üzere Beklemekteyiz tüm hücrelerimle Acı çığlıklarımı hissedersin belki de iç çekişlerimde Gözlerini aradığım zamanları saymakla tükeniyor vaktim İçime nûfuz eden kokuyla dünyadan bihaberdar zihnim Söz geçirilmiyormuş kelimelere Hep en acıyan yanımdan vurmayı nasıl da başarıyorlar Vazgeçemiyorlarmış daha daha en derinlere gitme arzusundan Belki de hatrımda kalan bir kaç dizede Seni bulurum ümidiyle İşte bu yüzden Doldu ellerim seni anlatan sayfalarca şiirle (20 07 18) - Venüs
Reklam
Tik Tak
"Yıllar içinde evlerden kurmalı masa saatleri birer birer kayboldular. Tik tak, tik tak diye betimlediğimiz onların sesleri âdeta zaman bekçilerinin kalp atışlarıydı. Değerli olan şeylerin bekçisi olurdu, olmalıydı... Zaman değerliydi... Gecenin ilerleyen saatlerinde sessizliğe bürünmüş mahallemizde geçmiş yıllara az önce sözünü ettiğim şeyleri düşündürerek beni götüren kitaplığımdaki saate bakıyorum, zaman yorgunu diye sesleniyorum ve tik tak seslerinin eşliğinde bilmediğim şeylerin bildiklerimden çok fazla olduğu yıllara doğru tersine yolculuk yapıyorum. Ne çok özlemişim bu sesi, tik tak, tik tak... Çocukluğum, delikanlılığım ve elimde kitabımla şimdiki zamanım; biz, olup biten herşeyin farkındayız, güzel anlar hızla yok oluyor... 'Tik tak' tan 'Tik tok' a geçiş yaptığımız zamanlarda bir birini yaşayamayanlara ve kendime üzülüyorum... Açılsa sandıklar, çıksa gün yüzüne eski dostlar, kurulsa yayları -tik tak, tik tak- zaman bekçileri olarak kalpleri tekrar atmaya başlasa... Elbette açılacak sandıklarımız kaldıysa..." İhtiyar
DEDEMİN SAATİ Hayal meyal hatırlıyorum: Dedemin küçük bir masa saati vardı ve "kırarsın, bozarsın" diye beni saatin yanına yaklaştırmazdı. O sıralar yedi yaşındaydım ve o saati kurcalamak, en büyük hayalimdi. Tik tak seslerinin geldiği yeri bulmalı, o sesleri kendime almalıydım. ▪▫▪▫▪ Bir çırak gibi saati kurcalarken, aklıma, yıllar önce yazdığım şu dize geldi: "Mezarlıklardır, saatlerin midesi..." Sahiden böyle...
İbrahim Tenekeci
İbrahim Tenekeci
YOLCULUK Yolculuk, insanın ana rahmine düştüğü anda başladığı bir ömür boyu devam eden ancak kimsenin bunun farkında pek olamadığı sessiz bir eylemdir. Bazen hayatı kovalar bazen de hayatı kendi peşinde sürükletir. Akrep ve yelkonın serüveni gibidir. Kimin kimi kovaladığı belli olmasa da ikisi de aynı yolda koşturup durur. Bir duvarda asılı
Evimdeyim. Pencereleri açıyorum yine de nefes alamıyorum; açtığım pencereler fayda etmiyor, ben hiç ardını göremiyorum sanki. Renkler solmuş gibi, bulutlarda bir toz yığını… Tik tak sesleri ilişiyor kulağıma , anlıyorum yine uyuma vakti.
Reklam
Derya bilmeyen balıklar
Bazen çılgın dalgalar çarpar Kapamayı bilmem camı Perde savrulur deli bir ezgi ile Bir ağaç , kuş cıvıltısı Işığın olmadığı yer ve ışık Saatin tik tak sesleri Nefesim , evet bir nefes kadar herşey Zamansız bir zamanın içindeyim Nereye aktığı belli olmayan Derin bir keyif var derin bir acı Aç soğuk bedenli çocukların bakışları Minik
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.