Ne tuhaf acıyla hiç konuşamamak.
Hiç acımıyormuşum gibi…
Acım uzakta kendini çekiyor Efendimiz
Acı çekmeyi öğrendiğimde ismimi de öğrendim Sözlerin arasındaki boşlukta
Acı çekmemeyi öğrendim.
Uzun zamandır bu kitap nasıl diyen herkese sessizce "güzel bir kitap, öneririm" dedim. Kimseye "defalarca kez okuyup, hep aynı satırlarda ağladım" demedim. "Benim hayatımdan çok fazla parça taşıyor ve bu benim canımı çok yakıyor" demedim, belki de diyemedim. Ama şimdi bazı şeyleri aştığım için ya da artık aynaya baktığımda ölen bir adam değil de yaşamak için elinden gelen her şeyi yapan bir adam gördüğüm için diyebiliyorum ki: Bu kitap benim hayatımın büyük bir bölümünü temsil ediyor. Turgut'u çok iyi anlıyorum ve artık bu o kadar da acıtmıyor sanki. Nasıl olur bilmiyorum ama öyle işte...
Kitap incelemesine çok benzemedi sanki ama gecenin bu saatinde neden yazmıyorum diye bir kaç kere sordum kendime. Okursanız şayet bilemenizi isterim ki bu kitap türünün en iyi kitabı değil (Kara Kitap en iyilerinden biridir bence) ama bu kitap türünün en çok acıtmayı başarabilen kitabı olabilir...
"Ne çok acı var" diye defalarca tekrar ettim ben bu kitabı okurken. Nazi kamplarına sırf inançları uğruna atılmış olan yazarımızın Logoterapiyi, deneyimlerinden yola çıkarak oluşturuş sürecini okuduğumuz bu kitap, psikolojik anlamda çok iyi deneyimlerden oluşuyor. Ben beğendim ve etkilendim. Umarım okuyan herkes benzer şeyler hisseder.
Yaşamakla bütünleşiyor insan, bu kitabı okuyunca. "Nasıl olur da bunu düşünür?" diye diye her sayfasını seviyor. Filminden çok bağımsız ama en az filmi kadar kaliteli bir kitap. Ustaca yapılmış eleştirilerle yazılmış. Arada beyninizin yanıp acaba bu ne diyeceğiniz doğrudur ama benim gibi bir okuyucuysanız asla pişman olmayacağınız bir kitap.
Kitap boyunca gerildim. Evet, cidden gerildim. Normal şartlarda çok fazla etkilenen ve gerilen bir insan olmasam bile, bu kitap beni germeyi başardı. Bu gerilim, kitabın korkutucu öğeler mi yoksa bilinmezliğin verdiği rahtsız edicilik mi? Bilmiyorum... Bildiğim tek şey, kitabın sonunun beni hayal kırıklığına upratmış olmasıydı. İyi bir üslupla iyi bir kurgu ele alınmış ama sonu çöp edilmiş gibi geldi bana... Yeni bir kitap daha çıkarmış öyle gördüm. Onu da okumayı planlıyorum ama bu kitabı henüz kimseye öneremedim...
"Görmek" fiiliyle bütünleşiyor bence bu kitap. Kitap boyunca okuduğumuz anlamın dışında bir anlam daha olduğunu keşfetmemizi istemiş sanki Orhan Pamuk. İşte o zaman "yaşamak" diyorsunuz siz de "dolu dizgin yaşamak gibi bu kitap."
Ben bu kitaba başladığım an fark etmemiştim ama bu kitap insana farklı bakış açıları yerleştirebilecek bir ustalık eseri. Açıkcası okuduğum ilk Orhan Pamuk eseriydi ve daha sonra tüm eserlerini okudum. Her kitabında da, bu kitapta olduğu gibi, hiç pişmanlık duymadım. Eğer siz de benim gibi postmodernist kurgular okumayı seviyorsanız, benim önerimdir.️
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma