Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
...
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
İnsanlar acıyla büyür. Yaşam, bedende değil ruhtadır. Ölüm yalnızca bedenden kurtuluştur. Zihninizde neyin bedensel olmadığını ayıklayın. Gelecek için endişe etmeyin çünkü gelecek diye bir şey yoktur. Sadece şimdi vardır. Onun için yaşayın.
" Çünkü ben bu dünyanın nasıl bir yer olduğunu görünce üstüme öyle bir hüzün çöktü ki altında bir çiçek gibi ezildim. Onun içinde bu masmavi dünyada ne kokum kaldı ne de rengim. Ben bir defterin iki sayfası arasında değil milyonlarca insanın arasında kurutulmuş bir çiçeğim. "
şemsiye taşımak istemiyorum
ıslanmak daha güzelmiş
yitik kalbini arayan
bir şairin gözyaşlarıyla
yaktım sana dair isteklerimi
tutunmayacağım bulutlarına
avuçlamayacak yıldızlarını
gökkuşağına dokunmayacağım
ben bir samanyolu bedevisiyim artık.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
...
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.
Düşündüklerim, yaptıklarım mıydı beni bu kalabalıkta yalnız kılan. Artık fikirlerim kavuşmuyordu seninle aynı duraklarda. Hani balkon varya eve dahil ama dışarda olan üşüyen kapısı kapatılan o işte. Artık balkon oldum ben de bu dünyada ...
📜 🖋️
Avareyim, asûdeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
Kirpiğine dokunan kanlı ahım da yandı
Bir damla su ver bana ey çöl bari sen küsme
Kalmadı hiç bir şeyim bak günahım da yandı
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme
Ülkem yıkıldı hey hak ordugahım da yandı
" Bu böyledir. Bilinç dışı dediğimiz çöplük tamamen ertelenmiş , bastırılmış hislerle doludur. Hepsi , orda öylece nefes alır ve bekler. En alakasız zamanı , rüyaları ve mutlu anları mesela. Söylemeli bekletmeden her şeyi , şuan. "
Herkes mektup okumak istiyor, yazmak değil. Çiçekleri koklayıp koparmak istiyor insanlar, ekmeye yanaşmıyor kimse. Ve kışın yüzüne bakmadıkları sularda yazın serinlemek istiyorlar, emek o kadar yabancı bir kavram ki bu yüzyıla. Sevilmek herkesin derdi, sevmekten söz eden yok.
~ İnsanoğlunun kalbini gorebilseydik her kalpte " bir acının hikayesi " görürdük. O yüzden birbirimize merhamet edelim. Umarım Allah da bize merhamet eder. ~