"Bağın bahçenin alımı gelmede; göz gelmekte, mum gelmekte, Güneş Gelmakte... Gam bir kıyıya gitmekte; Ay kucağımızda doğmakta... Gökyüzü yerlere inmekte, Dünyaya bir uğultudur yayıl­makta, amberler miskler almış her yanı, sevgilinin sancağı gelmekte. A dayancım, güvencim benim... Ne söylersem söyleyeyim, iyiden, kötüden ayrı değil;
Tevbe - 112
(o mü'minler;) tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye çalışanlar ve Allah'ın sınırlarını (koyduğu hükümleri) koruyanlardır. (işte, böyle) mü'minlere (cenneti) müjdele!
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
Tesettür üzerine
Tesettür Allah’ın emridir ve fıtrîdir. Bu emri yerine getirmeyen günahkâr olur, ama inkâr ederse, iman dairesinden çıkar. Zira tesettür, âyet ve hadislerle sabittir. Bir ayette mealen şöyle buyrulur: "Mü'min kadınlara da söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar; (el, yüz gibi) görünen kısımları müstesnâ, ziynetlerini göstermesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar! Ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları (Müslüman kadınlar) veya sâhib oldukları câriyeleri veya (pek yaşlı olmakla) kadınlara karşı şehvetleri olmayan erkek hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler!Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını (yere) vurmasınlar! Ey mü'minler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur Suresi, 24/31) - Bu arada tesettür tüm semavî dinlerde mevcuttur sadece müslümana emredilmemiştir... - diğer bir husus da bozulmadan önce ecdadımız ve âlimler de hep tesettürlü idi... İnkılaplar ile modern(!) olduk... Hala modern olmamış bilad-ı İslamda bu tesettürün örneklerini görmek hâlâ mümkün .
Vahdettinin Tütüncübaşısı Şükrü Beyin, Monte Carlo’da Kumarhane Anısı.
Hele Monte Carlo pek hosuma gitti. Pek yakinda oldugundan, sık sık gidiyordum. Catra patra Fransica da becerdigimden, pek yabancılık da hissetmiyor, oyun masaları başında vakit geçiriyordum. Burası bir âlemdi. Bir lahzada zengin olup, zivanadan çıkanlar mı istersin, kaşla göz arasında sıfır tüketip iflas ederek baygınlıklar geçirenler mi... Hep burada... Yalnız bir gün keyfim kaçtı. Oyun seyrederken, birinin bir yığın para kazanışını görünce coşuverip: "Vay anasını... Amma da vurdu!." deyişimi duyan yanımdaki genç meğer Türkmüs, konustuk. Kim olduğumu sordu. Anlattım. Keşke anlatmaz olaydım. Vahdeddin' in adamı olduğumu anlayınca, birdenbire hali değişti dik dik yüzüme bakarak: - Babalık!.. Siz efendinizle kumarınızı çoktan oynadınız! Ağzınızın payını da aldınız! Daha ne arıyorsun burada... Gidip efendinle baş başa verip derdinize yansanıza... demez mi? Süt dökmüs kediye döndüm. Süklüm püklüm, çıktım, gittim. Bir daha da boş bulunup, buralarda Türkçe laf etmeye tövbe ettim. Neme gerek...
Sayfa 67 - Pelikan YayıneviKitabı okudu
Tevbe - 105
De ki: "(Ey insanlar! İstediğinizi) yapın, çünkü yaptığınızı ileride Allah'da, Resûlü'de, Mü' minler de görecektir. (Hepiniz) görünmeyen ve görüneni bilen (Allah'ın huzurun)a döndürüleceksiniz. O, yaptıklarınızı size haber verecektir."
Sayfa 202Kitabı okudu
Zarifoğlu'na göre sanat
Sanat nedir? (Masanın başında yedeksubay üniformamla oturuyor ve kendime bu soruyu soruyorum) Kaçamazsın da sordun bir kere. Sanat mı? Bak dostum ben onu bunu bilmem felan diye kaçacak yer ararken, cevabı yakalayıverdim. Ne kadar güzel, ne kadar güzel, ne kadar güzel. Ve yakalayınca da başka bir şeyi daha yakaladım. Nerdeyse iki yüzlü, iki türlü
Reklam
1.000 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.