Seninle ben bir kumaşın iki ters yüzüyüz Bir yüz sert kuşanması dert
Bir yüzü hassas kullanılamaz
Bir ters bir düz
Kâh hükümsüzüz
Kâh pürüzsüz
Üstelik biraz bitik
Bir tarafımız hepten sökük
Dikiş tutturmak gerek
Bu da mümkün elbet
Ne hikmetse seninle ben
İki ayrı yüzüyüz aynı kumaşın
Bu esrarına varamadığımız sırdan dokunmuş Dünya'nın hilafına
Bilirim aynıdır hammaddemiz
Gül kokuyorsun bir de
Amansız, acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese.
Senin gözbebeklerin var ya, kadın
kadın gülen
İnsan insan bakan gözbebeklerin,
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta,
Beni yıksa yıksa gözbebeklerin yerle bir eder.
Ben sana hep üşüyordum
Çünkü kıştım
Nakıştım, bakıştım
İnkar etmiyorum da bunu
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım
Ve lütfen inkar etme
Sana en çok ben yakıştım…
Bir gün gelir,
Açmaz dediğin çiçekler açar.
Gitmez dediğin dertler gider.
Bitmez dediğin zaman geçer.
Hayat öyle bir sır ki;
Önce şükür,
Sonra sabır,
Sonra da inanmak gerek.
Seni bu dünyada en çok kim tanıyor? Gerçekte nasıl bir insan olduğunu, neler yapabileceğini, nelerden korktuğunu, neye ne kadar dayanabileceğini kim biliyor? Annen mi? Kardeşin mi? Dostların mı ? Yoksa aşkların mı?
Bir kış günü çöllerde nilüferler açarsa
Denizde kuşlar yüzer , gökte balık uçarsa
Menekşelerin boyu sarmaşığı aşarsa
Belki o zaman seni sevmekten vazgeçerim.
Kutuplarda topraklar susuz kalır çatlarsa
Okyanuslar kurur da sahra'yı sel basarsa
Güneş batıdan doğar doğudan da batarsa
Belki o zaman seni sevmekten vazgeçerim