Adı ürkütücü bir yerel şirket uçağıyla Edinburgh'a gidecektim. Bekleme salonuna geçerken telefonum çaldı. Torunumun telefonundan onun oğluyla konuşacağım sevinciyle açtım. Heyhat, arayan Alp'ti.
- Alo, dede tünaydın, rahatsız etmiyorum ya?
- Rahatsız olduğumu bildiğin halde bunu sorarak beni güldürmeye mi çalışıyorsun genç adam?
- Lale ile tartıştık, ağlayarak evi terk etti.
- Aşkın ömrü üç yıldır derler, seninki yaklaşık beş yıl sürdü, tebrik ederim. Karın giderken Eralp'i de götürdü mü?
- Denedi ama Eralp gitmedi.
- Aslanım benim. Hiç olmazsa nereye gittiğini biliyor musunuz?
- Babasının evine! O gider gitmez annesi aradı, karımdan özür dileyip onu evimize getirecekmişim. "Çok istiyorsa kendisi gelsin" dedim.
- Kemal Tahir'in dediği gibi, "Ulan iyi! Ulan aferin!