Spoiler dolu bir inceleme yazmak istiyorum.
Yazarın alışıldık çizgisinin dışında bir kitap. Bilim-kurgu sayılmasa da ona yakın bir tür. Dünyayı nükleer felaketlerden kurtarmak üzere daha önce varlıklarından haberdar olunmayan bir grup, ki kendilerine "empedokles'in dostları" adını veriyorlar, ortaya çıkıp olaya el koyuyorlar. Nükleer
Engin Geçtan denildiğinde akla gelen ilk kitaplardan biri, İnsan Olmak. Adından da anlaşıldığı gibi insan olmanın getirdiği binbir farklı renklere bilimsel olarak kabul görmüş kuramları, klinik deneylerden edindiği tecrübeleri, kişisel araştırmalarını ve gözlemlerini kullanarak derinlemesine bir analizle değiniyor. Kitap önsöz ve epilog ile
Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce
* Doğunun Limanları *
#aminmaalouf
8.5/10
Yazarın okuduğum 3. Kitabı her zamanki gibi akıp giden tarihsel örgülerle örülmüş güzel bir kitap.Hayatın içinde insanın ne kadar değişik durumlara düşebileceğini size yansıtıyor..
Bir insan hayatının doğumu ile başladığından emin misiniz?
Her şeye sahip birine bile eski bir kitap hediye
(...)Sevdiği kadının ölmesi üzerine yeraltı dünyasına giden Orpheus yeraltı dünyasının tanrısıyla bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre Orpheus’un sevgilisinin ölüler diyarından çıkması, yeniden hayata dönmesi mümkündür. Yeraltı dünyasından beraber çıkmalarına izin verilmiştir. Ancak bir şartla: Orpheus yeryüzüne varıncaya kadar arkasına dönüp de sevgilisine bakmayacaktır. Tünelin sonu yavaş yavaş gözükmeye başlar. Ama kahramanımız kandırıldığı paranoyasına kapılıp. Sevgilisinin gerçekten arkasında olup olmadığından şüphe etmeye başlar. Merakına yenik düşüp arkasını döndüğü anda sevgilisi içinde bulundukları tünelin karanlıklarına doğru çekilerek ortadan kaybolur. Kafamı kaldırdığım an Ezgi denizin içerisinde yavaş yavaş kaybolacaktı. Ben de sabırsızlığımın cezasını bir ömür ondan uzak kalarak ödeyecektim.