Glenn bu akciğer hastalığı yüzünden mahvolmadı, diye düşündüm. Bir çıkış yolunun olmaması onu öldürdü, nerdeyse kırk yıl boyunca bu çıkışsızlığa oynadı, diye düşündüm.
Olga ağır ağır, kelimeleri uzatarak konuşuyordu; yürüyüşü, dindar kadınlarınki gibi çabuk ve telaşlıydı. Her gün İncil'i okurdu, yüksek sesle, diyakoz yamağı gibi okurdu, okuduklarının pek çoğunu anlamaz, ama kutsal sözcüklerden ağlayacak kadar duygulanırdı; "mademki" ve "filvaki" gibi kelimeleri tatlı bir yürek çarpıntısıyla söylerdi; Tanrı'ya, Meryem Ana'ya, evliyalara inanırdı; yeryüzünde hiç kimseyi basit insanları da, Almanları da, Çingeneleri de, Yahudileri de incitmenin doğru olmadığına inanırdı. Kutsal kitapların böyle yazdığına inanır, onun için kitaptan sözcükler, hatta anlamını anlamadığı sözleri bile söylediği zaman yüzü rikkatli, duygulu, nurlu bir hal alırdı.
Ben aydın bir insanımdır, çok ilginç çeşitli kitaplar okuyorum, fakat yönleri bir türlü anlayamıyorum. Sonra, doğrusu ya, yaşamak ya da kendimi vurmak, benim için fark etmez, fakat yine de yanımda bir revolver taşıyorum. Bakın...