Ceren Sungur'un tarih anlatımını ve ilgilendiği konuları seviyorum. Sağlam kaynaklar göstererek konuşması, ara sıra -aslında 2 kuruş etmeyecek ama bazı kitlelerde hayranlık uyandıran- zirzoplara sallaması da cabası.
Çevirdiği bu kitabın tanıtımını ve mini bir özetini de yine bir videosunda gördüm ve ilgimi çektiği için okumaya başladım.
Talat bir öğretmendir.Fitnat ise annesini kaybetmiş, üvey babasının evinde panjurların arkasında yaşayan bir kız çocuğudur.İzinleri kısıtlıdır.Bir gün Talat’ın tütün almak için girdiği dükkanda karşılaşmaları sonucu Talat’ın aşık olması ile başlayan bu roman, son derece sarsıcı ve hüzünlü bir şekilde okurlarına veda ediyor.Talat’ın sırf Fitnat’ı görebilmek için girdiği kadın kılığı bile “Ulaşmak isteyen, yazmak isteyen bir şekilde yolunu her devirde bulmuş ulan “ dedirtiyor okura..Çok çok güzel bir roman.Ben özellikle araştırma kitapları okumaktan yorulduğum zamanlarda eski romanlarımızı istiflediydim raflardan indirip okumayı seviyorum.Yani okuyarak dinleniyorum.
Kitabı okurken yarısına geldiğinizde Sezen Aksu’dan Bir çocuk sevdim şarkısı ve kitap bittikten sonra Erkek Güzeli şarkısı kitabın manasına çok yakışmaktadır. (
Kişisel Tavsiyedir.)
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
doğa bizden intikam alıyor farketmeyiniz siz hâlâ doğayı
seviyorum demeyi bir şey sayınız ulan doğa size düşman
be doğa size çoktan arkasını döndü sabah otobüs şehrin ıssız
saatlerine vardığında o ürkütücü grilikte ağaçlar bize nasıl
bakıyorlardı biliyor musunuz sen nasıl seveceksin şimdi o
ağaçları bu tuhaf çinko yağmurları nasıl seveceksin niye böyle
yapıyorlar biliyor musunuz çünkü artık
onlar da bizim ne boktan olduğumuzu anladı direniyorlar ne
direnmesi savaşıyorlar bizimle aramızda kovboylar kalsaydı
ağaçlara silahsız yaklaşmazdı ya öyle işte
gülüyorsunuz ağlamıyorsunuz
SUSUNUZ SUSUN DİYORUM SİZE
ANLAMIYORSUNUZ
HEM BEN ALDIRIYORUM MU SANIYORSUNUZ
"Bazen düşünüyorum da neleri geri teptik acaba istemeden? Mesela otobüse binmek yerine yürüyerek gitseydik gitmek istediğimiz yere, her şey farklı olur muydu? Bir sokakta yerleri inceleyerek yürümek yerine, başımız dimdik yürüseydik hayatımızın aşkı döner miydi köşedeki sokaktan? Kestirmeden gitmek yerine, uzun sokakta sallana sallana yürüseydik, her gece "keşke bir kez daha görsem" dediğimiz insanı görür müydük? Hatta birbirimize selam verip, eskiyi yâd edip ince sızılı bir mutluluk yaşar mıydık? Çekindiğimiz için bir şey soramadığımızda, kaç şeyi ittik kendimizden? Cesaret edip "seviyorum ulan" diyemediğimiz için mi sevdiğimiz insanlar hep başkalarının oldu? Hep aynı yolu tercih ettiğimiz için mi bu kadar dümdüz gidiyor hayatımız? Bilmiyoruz ve asla bilemeyeceğiz. Çünkü her zaman iki seçenek vardır önümüzde ve her zaman yalnız birini seçebiliriz aynı dakikalar içinde. Ne yazık ki, bu uzun yolculukta sağ camın yanına oturduğumuzda, sol camdan geçen şeyleri göremeyeceğiz. Başımızı sola çevirsek, sağ taraftakileri kaybedeceğiz. Biliyor musunuz, sanırım biz hep kaybedeceğiz."