Miracles de Notre-Dame, halk dilinde yazılmış, Meryem Ana'yı konu alan şarkılar içeren 80'den fazla elyazmasından oluşan ve günümüze ulaşmış en eski derlemedir. Truver keşiş Gautier de Coincy (1177-1236) tarafın dan 1214-1233 arasında yazılmış ve Meryem Ana'nın mucizelerini konu alan bu uzun Fransızca şiirde (30 binden fazla mısra), metinler arasında kutsal (özellikle Meryem Ana konulu) şarkılar yer alır (aynı döneme ait Roman de la Rose'da [Gülün Romanı] olduğu üzere). Elyazmalarının 22'sinde müziksel entonasyon da sunulmuş olup conductus, sequentia ve truver chansonlarının bileşiminden oluşur.
Cabir bin Hayyan simyacıların üzerinde çalıştığı maddeleri tarif ederken skolastik felsefenin terimlerine başvurarak doğal cevherlerden söz ederken mixtio [karışım], ana bileşenlerinden söz ederken de minimum [azami] terimlerini kullanır. Albertus Magnus'la olduğu üzere, Cabir bin Hayyam'a göre de, simya doğa felsefesine tabi bir disiplindir,
XIII ve XIV. yüzyıllar, Hıristiyan Batı ile Yahudiler arasındaki ilişkilerin tarihinde büyük önem taşır, çünkü giderek olgunlaşan bazı sosyal, dinsel ve ideolojik savlar birkaç on yıl içinde Avrupa toplumunun Yahudi unsurunun kesin şekilde marjinalleştirilmesine neden olur. Yahudiler için giysilerinin üzerinde görünür işaretler taşıma, ayrı mahallelerde yaşama, zanaat faaliyetlerinden uzaklaşıp tefeciliğe veya Hıristiyanlar açısından uygunsuz sayılan alanlara odaklanma zorunluluğuna dair ilk belirtiler resmiyet kazanır. İlk büyük çaplı kovulmalar (İngiltere ve Fransa) ve özellikle 1348 yılındaki kara veba salgınından sonra yaşanan katliamlar, Yahudi toplumunun Avrupa'da yaşayacağı kriz dönemi üzerinde belirleyici rol oynar.
XI ile XIII. yüzyıllar arasında aralıksız olarak büyüme gösteren nüfusla, üretim ve tüketim alanlarının dinamiği xıv. yüzyıldan itibaren tamamıyla tersine döner: Üretim sisteminin yapısal sınırları, iklim şartlarının zorlaşması, kıtlık ve salgınların yaygınlaşması, depremler, savaşlar ve isyanlar bu dönemin kritik niteliğine katkıda bulunur; ancak yine de bu dönem içerisinde uzun vadeli bir yapılandırma sürecinin belirtileri de görülmeye devam eder.
Şöyle bir deney yapmak ilginç olacaktır: Ortaçağ konusunda uzman olmayan, ama belli bir kültür birikimi olan insanlara, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden önce öldüyse de ortaçağ düşünürlerinin en önemlilerinden biri olarak kabul edilen Aziz Augustinus ile onunla birlikte Hıristiyan felsefesinin en büyük temsilcisi olduğu okullarda öğretilen Aziz Thomas Aquinas arasında kaç yıllık bir dönem olduğu sorulduğunda, çoğu kişi bu rakamın sekiz yüzyıl olduğunu bilmeyecektir.
Kirpiler top biçiminde olup, bütün kirpiler dikenlerle kaplıdır. Physiologos 'ta kirpinin asmaya tırmandığı ve üzümün olduğu yere gittiği, taneleri yere attığı ve bunların üzerinde yuvarlandığı, tanelerin dikenlerine yapıştığı ve asmayı ürünsüz bırakıp bu taneleri yavrularına götürdüğü söylenir.
Neden kirpiye bu tuhaf tutum atfedilmektedir? Bu atıftan uygun bir ahlaksal açıklama çıkarmak için: İnançlı kişi ruhsal Asma 'ya bağlı kalmalı, kötülük ruhunun oraya tırmanmasına ve kendisini her tür salkımdan yoksun bırakmasına izin vermemelidir.
paranın dolaşımı asla durmaz. Paranın değerinin
ölçü işlevi sürer: Paralar, üzeri basılmış altın ve gümüş parçalarından oluşur,
çünkü ortaçağ toplumlarında paranın, dolayısıyla da alım gücünün
gerçek değeri, içerdiği değerli metal miktarından oluşur.
''Ortaçağ şunu asla unutmamıştır, anlamı yalnızca doğrudan işlevi ve görüngüsel biçimiyle sınırlı olsa ve büyük ölçüde öteki dünyaya uzanmasa her şey saçma olurdu.''
''Güzellik öğelerde değil, kısımların uyumlu oranındadır.''