Sen benim umudumdun, biliyor musun
Nerden bileceksin her taraf yağmurdan kalma
Aynaların buğusu bile silinmeye teşne
Ama yüzler değişiyor gün seyrelince
Seni yaşanmamış bir çocukluk gibi sevdim
Bütün gün beklediğim pencereler kırıldı
Nerden bileceksin, her taraf puştluktan yana
Seni yazdığım defterler de buruştu
Sen benim umudumdun, biliyor musun
Nerden bileceksin
“İnsanlar armağan olarak çiçek verirler, çünkü çiçekler Aşk’ın gerçek anlamını taşırlar. Bir çiçeğe sahip olmak isteyen, onun güzelliğinin soluşunu seyretmek zorunda kalır. Ama bir tarladaki çiçeğe sadece bakmakla yetinirsen, o hep seninle olacaktır; çünkü çiçek akşamın ve gün batımının ve nemli toprağın ve ufuktaki bulutların bir parçasıdır.”
Brida çiçeğe bakıyordu. Büyücü çiçeği onun elinden alarak ormana geri verdi.
Brida’nın gözleri doldu. Ruh-eşiyle gurur duyuyordu.
“Orman bana bunu öğretti. Senin hiçbir zaman benim olmayacağını, o yüzden de seni hiç kaybetmeyeceğimi öğretti. Yalnızlık içinde geçen günlerimde sen benim umudumdun, kuşkuya kapıldığım anlarda sen benim kaygımdın, inanç anlarında sen benim kesin kararlılığımdın. Senin var olduğunu bilmek yaşamaya devam etmemin nedeniydi.”
Seninle birlikteyken hep bu girdaptan kurtulamama yardım edeceğini ummuştum. Belki ben de seni sevmiyordum ama sen benim umudumdun... Bu umudu sevdim ben, anlıyor musun? Beni buradan çekip çıkarmanı bekliyordum...