Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bütün Jön Türk aydınları gibi M. Kemal de Fransız Devrimi 'ni saygıyla ananlardandır. Türk halkının eyleminin Fransa lhtilali'nin açtığı yolu izlediğini, "ama kendine has ayırıcı vasıflarıyla geliştiğini" belirımekten geri kalmaımıştır: "Zira her millet devrimini sosyal çevresinin baskı ve ihtiyacına uyan hal ve durumuna ve ihtilal ve inkılabın oluş zamanına göre yapar."
Sayfa 240Kitabı okudu
"Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur."
Sayfa 517Kitabı okudu
Reklam
"Temel ilke Türk Milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ancak Tam Bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan daha ötede bir davranış görmeğe lâyık olamaz. Halbuki Türkün onuru ve yetenekleri yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse, Ya Bağımsızlık Ya ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı. Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranılacağını düşünelim. Ne olacaktı? Tutsaklık. Peki efendim, öteki kararlara uymakla da sonuç bu olmayacak mıydı? Şu ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve elbette, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusa oranla, dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.”
Sayfa 490Kitabı okudu
Türk Devletinin istiklâli mukaddestir. O ebediyen müemmen ve masûn olmalıdır.
Sayfa 416Kitabı okudu
İlmi içtimaî noktasından bizim hükümetimizi ifade etmek lâzımgelirse 'Halk Hükümeti' deriz. Biz hayatını, istiklâlini kurtarmak için çalışan erbabı sâyiz, zavallı halkız. Mahiyetimizi bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız. Binaenaleyh, her birimizin hakkı vardır. Salâhiyeti vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakkı iktisab ederiz. Yoksa arka üstü yatmak ve hayatını sâyden muarra geçirmek isteyen insanların bizim heyeti içtimaiyemiz içerisinde yeri yoktur, hakkı yoktur. Efendiler! Biz bu hakkımızı korumak, istiklâlimizi emin bulundurabilmek için heyeti umumiyemizce, heyeti milliyemizce bizi mahvetmek istiyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücahedeyi (çarpışmayı) câiz gören bir mesleği takip eden insanlarız. Fakat ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş. Efendiler, biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz, efendiler.
Sayfa 372Kitabı okudu
Reklam
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik Türk beşiğidir. Beşik, tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı; onların oğlu oldu. Bir gün, o tabiat çocuğu, tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur... Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir!..."
Sayfa 244Kitabı okudu
Atatürk, Cumhuriyetin 10. yılı törenlerinden sonra, bir sohbet sırasında Millî Türk Talebe Birliği Başkanı Dr.Zeki Butura şunları söyler: "Benim için 'Gazi Paşa, işi gücü yokmuş gibi dil ile, tarih ile uğraşıyor diyorlar. Yağma yok, benim işim zaten başımdan aşkın fakat ben Türkiye'nin hâlihazır durumunu düşündüğüm gibi âtisini de düşünmek mecburiyetindeyim. Bugün Türkiye'nin dışında 100 milyonu aşkın bir Türk câmiası bulunmaktadır. Bunlarla kültür bağları kurmalıyız. Dil bir bağdır, tarih bir bağdır, folklor bir bağdır. Tarihimizi onların tarihine yaklaştırmaya çalışıyoruz. Bizim bulunduğumuz yer mi onların bulunduğu yer mi daha önemli. Bunu düşünmemiz bile abestir. Şimdiden çok çalışmamız lâzım. Bugün elinde bu Türk ülkelerini sımsıkı tutan bir devlet var. Fakat tarihte hiçbir şey sürgit değildir. Yarın bu ülkeleri elinden kaçırmak zorunda kalacak. Bunlara şimdiden sahip çıkmak lâzım. Bütün çalışmalarımızın hedefi bu yöne dönüktür. Dil ve Tarih kurumunu bunun için kurduk. Sen zeki bir genç olduğun için sana söylüyorum. Ben bir devlet başkanı olduğum için konuşamam. Şu arkamdaki haritayı görüyor musun? O haritada Türkiye'nin üzerine abanmış bir güç var. İşte o güç benim omuzlarımdadır. Bu durumda ben açık konuşamam. Zaten millî ülküler konuşulmaz yaşanır!"
Sayfa 219Kitabı okudu
"Uyan Gazi Kemal, uyan!"
Sayfa 128 - Modern Türban, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik VakfıKitabı okudu
Bütün Jön Türk aydınları gibi M. Kemal de Fransız Devrimi'ni saygıyla ananlardandır. Türk halkının eyleminin Fransa İhtilali'nin açtığı yolu izlediğini, "ama kendine has ayırıcı vasıflarıyla geliştiğini" belirtmekten geri kalmamıştır: "Zira her millet devrimini sosyal çevresinin baskı ve ihtiyacına uyan hal ve durumuna ve ihtilal ve inkılabın oluş zamanına göre yapar." Meclisin 14 Ağustos 1920 tarihli oturumunda, işe başlarken bu nesnel koşulları kesin saptadıklarını ve toplumun gerçeklerine ters düşecek hayalci görüşlere kapılmadıklarını açıkça belirtmiştir. "Biz ülke ve ulusumuzun varlığını ve bağımsızlığını kurtarmak için karar verdiğimiz zaman, kendi görüş açımıza bağlı bulunuyorduk ve kendi gücümüze dayanıyorduk. Hiçbir kimseden ders almadık, hiç kimsenin aldatıcı vaadlerine kanarak işe girişmedik. Herkesçe bilinmektedir ki, bizim görüşlerimiz, bizim ilkelerimiz, Bolşevik ilkeleri değildir. Ve Bolşevik ilkelerini ulusumuza kabul ettirmek için şimdiye kadar hiç düşünmedik ve girişimde bulunmadık. Bizim inancımıza göre, ulusumuzun yaşamını sağlaması ve gelişmesi kendi sindirme kabiliyetiyle oranlı olan görüşlerdir. (…) Bolşevizm ulus içinde mağdur olan bir sınıf halkı dikkate alır. Bizim ulusumuz ise tümüyle mağdur ve mazlumdur… Bizim için esas, birliği korumak gereğidir. Tümüyle mazlum ve mağdur bir halk içinde sınıf ayırımı daha tehlikelidir… Bu birliği böyle bireysel girişimlerle bozduğumuz gün, o bireysel girişimlerin sonuçları en parlak dahi olsa, tümü kurtarmak yeteneğinden yoksundur."
Sayfa 240 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nazrul İslam şöyle yazıyordu: Müslümanlar, her tarafa yine İslam'ın meşalesi yükselmiş / Ey habersiz sen de uyan / Sen de kalbini meşale gibi yak /Gazi Mustafa Kemal Türk milletini uyandırdı / Sen de uyan.
Sayfa 191 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
~ — Uyan uyan, Gazi Kemal Şu feleğin haline bak... — ~
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.