İnsanlığın kendisinden ahlaki bir uyanış beklemek tıpkı kendi saçını çektiğinde dünyanın havaya kalkmasını beklemek kadar imkansızdır. Ahlaki bir uyanış için insan ırkının dışında bir kuvvet gereklidir.
Evet, hastalıklı bir ihtiyar kadının bir gün evvelki yorgunluğunu dindirmeden uykudan uyanmadı zordur. Fakat dinlenmiş vücut, ıstıraba susamış bir ruh ile yatakta uyanış ve hatırlayıştaki zorluğu da unutmamak lazım.
Adalet kavramı sadece bir hayal ve fanyeziydi. Yaşanan haksızlıkların, baskıların ve zulümlerin altında ezilen insanların feryadı bu sayfalardan taşıyordu.
Bazıları ise hayatın karanlık boşluğuna karşı acı dolu bir mücadele içerisindeydi. Onlar sisin ve umutsuzluğun hüküm sürdüğü bu şehirde, kaybolan hayallerini yeşertmek için didiniyorlardı.