Sen benim hiçbir şeyimsin Yazdıklarımdan çok daha az Hiç kimse misin bilmem ki nesin Lüzumundan fazla beyaz Sen benim hiçbir şeyimsin Varlığın yokluğun anlaşılmaz Galiba eski liman üzerindesin
Aslında tam yazdım demek istiyorum Sonra bir şeyler eksik diye siliyorum Her satıra bir anlam yüklemeyi deniyorum Belki de ben bende kalmayı düşünüyorum Sensiz geçen günlerin eksikliğini Belki şiirlerimle telafi ederim diyorum Bana iyi gelen ne varsa kalsın hayatımda Belki bir kitap Belki bir çay Belki de bir bir bir… Söylenemiyor işte yarım kalıyor satırlarımda Çok mu zor söylemek iki dudağının arasında Sen diyebilmek sen sen sol yanımda Hadi bir geceyi yine sabah yapalım Uykusuz bir günü yine geride bırakalım Aç ordan şimdi Müslüm babayı Gözyaşlarını yavaşça bırakalım Her sözlerinde o güzel günleri hatırlayalım Bize kalan buymuş gibi Hatıralarla geçmiş güzel günleri analım… (Öner Akça)
Reklam
1k_ HASBİHAL
Bu haftaki konumuz gıybetti aslında böyle bakılınca çok basit bir kelime gibi durabilir ama malesef çok dehşet verici bir konuydu günlük hayatta ne kadar çok yapiyormuşuz giybeti diye düşündüm hocalarım anlatirken şakalaşmak adına yapılan bir Muhabbet bile malesef giybetten sayılıyormuş bir insanı sevmeye biliriz yada ondan hoşlanmaya biliriz bu demek olmuyor onun arkasindan konuşmak onu cekistirmek onun kusurlarını ortaya sermek hiç hoş değil yani düşünün Allah muhafaza bir ölünun ettini yemis gibi oluyoruz buna dikkat edelim olurya bir ortamda bulunduğumuz zaman ister istemez başkalarını konuşmak gibi bir huyumuz vardır ama biz konuşmasak dahi kulak vermekde giybet etmek demektir "Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor susmak hikmettir ama bunu yapan çok azdır " Rabbim bizleri çok susanlardan eylesin çok istifadeli bir konu oldu benim için @Karabeg__
Selîm Gök[h]an
Selîm Gök[h]an
Allahın funny bi kulu
Allahın funny bi kulu
Mert C.
Mert C.
hocalarimdan Allah razı olsun
Mimoza çiçeğim.... Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet.. Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum... Nazım Hikmet
BENDEN SONRAYI YAZ BANA...
Benden sonrayı YAZ Bana Bütün hikayeni... Başından geçeni YAZ... Ben yaşarken benim yazamadıklarımı, Üzerimden uçup giden martıları, Alaca kargayı... “aha leylek geldi” yi Fırat kumsalına konup geçen turnaları, Toyları, sık söğütlü adayı,
Eskiyi özlüyor insan, geçmişi, geçmisteki insanları, yaşanan güzel anıları. İnsanların hayatına girdiği o ilk ânı özlüyor insan, sonrasında neler yapabileceğini bilemeden hayatına aldığı o anları. Eskiyi bu yüzden sevmiyor muyuz zaten? Ne yaparsa yapsın aklı hep geçmiste bir yerlerde kalıyor insanın; bir anıya, bir fotoğrafa, birkaç cümle söze, çalan bir müziğe takılıyor aklı. Dalıyor uzaklara, hiç olmayacak yerlere ve belki de hiç ait olmadığı yerlere. Ne diyordu eskiler; “Kalp neredeyse insan oraya muteberdir” diye. Yani bizler hep ait olmadığımız yerlerdeyiz. Ya sonra? Keşkeler başlıyor ‘iyi ki’ler dururken, cümleler yarım kalıyor. İç muhasebesi yapmak isterken yüreği sızlıyor, kalıyor orda kıpırdayamıyor. Belki de o an en iyi ilaç, en iyi teselli gözden düsen birkaç damla yas….. “Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadigi mutluluklardır” diyor Dostoyevski ve ekliyor Nazım Hikmet “Eskimek ne güzel eksilmedikçe.” Oysa hayatımıza giren insanlar değilmiydi bizi eksilten, yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutlulukları bize yaşatan? Düşmek değildir insanları üzen, elinden tutar gibi yapip itenlerdir aslında insanı hayata küstüren. Gece karanlığının sonsuz düşünceleri değildir insanı uykusuz bırakan; kalbine girer gibi yapıp, senin kapını senin yüzüne çarpanlardır insanı hayata karşı bir sıfır başlatan. Demem o ki, bağ kurduğu her şeyle sınanıyor insan. Öyle yada böyle. Vesselâm...
Reklam
1.000 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.