Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çekilen çile sahibine münhasır Vuslatı beklemeyen yürek, hicrana nasıl dayanır Sağım duman solum duman İçimde kor tutmuş ateş değil yalan Gündüzüm geceme karışır, ruhum yangınlarda İçim kaçar bazen hatıralara Pusula misali yönüm hep uzaklara Bi fotoğraf gölgesinde içimde vaveyla Adım adım, ıssız ıssız yürüyorum Belki de göremeyecek ruhum yarını Uzaklara, çok uzaklara talibim İstikamet çağdan sürgün diyarı...
Bütün mavilerimi sana vermiştim
İlk kez hesaplaşıyorum kendimle Tuhaftır kalemi,kağıdı ve seni onca sevmeme rağmen Sana ilk kez yazıyorum Şimdi sen yoksun,seni düşünmek var Çocukken de seni düşünürdüm her gece Radyo dinler,şiir yazardım Her Çarşamba pazara giderdik annemle Babam maaş aldığında baklava yerdik Dondurmayı da çok severdik Ablam üç top yerdi,ben iki top Yalnızca bu
Reklam
Perdenin Ardındakiler - Sanrılar
Beni sürgün ediyor Tanrım Senden çok uzaklara Doğruyu düşünemiyorum artık Belki bi' ödüldür belki de ceza...
uzaklara sürgün bu gözler saksıdaki güller seni özler
Gitmek
Uzun zamandır uzaklara gitme planım vardı. Bir kaçış değil bu. Geçici görevle mesleğimi yurt dışında sürdürmek... Bir sürgün değil bu. Bilgi, görgü ve tecrübe arayışıydı ölmeden önce. Şu ana kadar bir uçağa binip de uzaklara gitmek nasip olmadı. Arayışlarım hep ertelendi. Uzaklarda vatanımı özleyecektim, kitaplarımı orada yazacaktım. Uçak kalkmadı benim için bir türlü. Göndermediler... Gidemedim. Halen aynı şehirdeyim. Sıcak bunaltmaya başladı. Okullar açılsaydı düzenli bir hayatım olurdu. Evimde kiracı oturuyor. Onun çıkmasını bekliyorum. Çıkmakta biraz gecikti, öfkemi içimde tutuyorum çünkü bir iş yaparken başkasına bağlı olmak bana göre değil. Ev taşıma işini okullar açıldıktan sonraya bırakmak istemiyorum. Tatildeyken taşınmak en güzeli. Ah insanlar! Kendine göre plan yapıp başkasını düşünmeyen bencil insanlar! Bu arada ev sahibi de kirayı 5 bin TL yaptı. Her açıdan kayıp hayat... Mevsimler, haftalar, günler kayıp... Neyse... Evime geçip kabuğuma çekilmek istiyorum. Dışarıyla en az iletişim ve etkileşim... Evden okula, okuldan eve. Kızımın okuluyla ilgilenmek... Market ve fırın... Başka hiçbir yere takılmamak... Masaüstü bilgisayara ihtiyacım var, evime klima da şart. Okuma ve yazmaya devam... Yalnızken mutluyum. Küçük hesaplardan ve kötülüklerden uzağım. Neyse... Alıntıyla düşünmeye devam edelim. "Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba. Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem... Ama elimden ne gelir? Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki... Büsbütün kabalaşmaktansa, uzaklara gitmek daha iyi." (Erdal Öz'e Mektuplar - Edip Cansever)
.... Sen uzaklara bürünen Güzün yaslı evladı ey Dilimde senin için bir şimşeğin kavı Senin için terkisinde kan taşıyan rüzgar Hançer sesli karanlık Göğsümde güneşten bir çarpıntıdır Tunç bir nehri çağırışım senin için Yağmurdaki azamet İçinin buzları erisin için erisin için Bir atın şakaklarına oyulan keder Yırtıcı bir bahar hazırlığı senin
Reklam
DELİLİĞE ÖVGÜ: MICHAEL CHEVAL... #6
Deliliğin edebiyatta ve plastik sanatlarda, metin ve resim arasında sürekli göndermelerle yeniden üretilen bir imgeye dönüşmesi de aynı döneme rastlar. 14.yüzyılın sonlarından itibaren nehir gemicilerine emanet edilen deliler, suyun akışıyla uzaklara taşınır, normal insanlar arasından sürgün edilir, aynı zamanda suyla arındırılır. Foucault, su ve deliliğin, Avrupa insanının hayalinde birbirlerine uzun zamandan beri bağlı olduğunu söylerken, deliliğin çehresinin Batılı insanın Hayal gücüne 16. yüzyıldan itibaren musallat olduğunu ekler (Foucault, 2000:41).
beni sürgün ediyor tanrım, senden çok uzaklara.
.... Bir Yangın Tenhası -İlk Sağanak- Sen uzaklara bürünen Güzün yaslı evladı ey Dilimde senin için bir şimşeğin kavı Senin için terkisinde kan taşıyan rüzgar
72 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.