Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ütopyevi Hz.

Ütopyevi Hz.
@uzletgahh
9 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Şeriat, tatbik edilen, tatbik edilmesi gereken ölçüler manzumesinin yanında, sevilmesi aşkla bağlanması, namütenahi manaları olduğu bilinmesi lâzımgelen İlâhî müessesedir. Her zaman ifade ediyorum: Şeriat aşkı - tabiî içine vazife ve icra da kendi kendine giriyor - şart... Dışından riayet, ama ruhuna malik olmama... Hayır!.
Reklam
Aşk... Başımıza ne geldiyse aşkımızı kaybetmekten geldi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
Bize de düşen, "Varım" değil de, "Benim olmadığım yerde Türkiye yoktur!" deyip ona göre hareket etmektir.
Yine aynı sureden: "Allah onların hallerini çirkin gördükçe kendilerini korkaklıkları ve tembellikleri yüzünden evlerinde alıkoydu, onlarla oturun, oturanlarla beraber, dedi." Şurada, bakın hareketsizliğe karşı ilahî gazap ve nefret nasıl telli ediyor!
Hayaline başkonulan büyük sevdadır hayatı yaşanır kılan: fetih, olmadan çok önce de, kutlanabilmelidir bence; böylece daha çabuk varılır, sanıyorum: vardayımlarında daima ileri gideceksin, yeçmişe yürümez ki zaten!
Çileyi çeken yazıyı yazandır. Bin çile de bin çeşit yazı demektir.
İnsanın, kendi kendi olabileceği sessiz bir mekan, meğerse, ne kadar önemliymiş!
Reklam
Sadece Devrim'i gördüğüm ellerini, bilsen, ne kadar yüzüme gözüme süresim geldi!
Ne çok şey ilgilendiriyor dünyada beni ve bunlardan hangisine yönelmeye ihtiyacım var. Nereye baksam orda bir parça kopup varlığıma katılıyor. Ne konuşsam konuştuğum şey uçup gidiyor dilimin andığı yere. Çoğaldıkça gidip gelenler, çoğaldıkça uçuşan parçalar, çoğaldıkça yağan resimler, nereye dikkatimi vereceğimi şaşırıyorum. Ben kıbleye çevirdikçe seccademi, görünmez eller başka yönlere doğru çekiştiriyor. Ben yeşile dinlendirmek isterken gözlerimi, binbir renk yoruyor bakışlarımı.
Kardeşlik şarkıydı, notalarını bölüştüğümüz, tek başına söylemeye kalktığımızda gülünç düşeceğimiz bir şarkı.
Nerede dünyaya gelmiş olursa olsun doğduğunda aynı dille ağladı insan. Aynı dille gülümsedi bir süre sonra, aynı dille güldü.
Öldürmek de ne, kimi öldürebilirsin kendinden başka.
Sözlerini yanlış bildiğimiz şarkıyı bize kim hatırlatacak?
Reklam
Taca bakmak kral yapmasa da insanı, bir krala kral olduğunu fark ettirir.
Kurtulmak için bir kapıya değil, bütün duvarların yok olmasına ihtiyacım var.
Kendinizle aranıza bir mesafe beğenin sözlüklerden.
Vicdanın öldüğü yerde hayattan söz edilebilir mi! Hayatta kalmak, göğsün inip kalkması mıdır üzerinde enkazlar taşıyarak.
Kaderin bütün randevularımızı iptal ettiği bir anda karar verdik kendimizle buluşmaya. Bizi dinleyecek kimsenin kalmadığını düşündüğümüz o yoksulluk anlarında bir defterin önünde bulduk kendimizi. Boş bir defter kadar umut verici kaç nesne vardır dünyada? İstediğimiz gibi dolduracağınız bir defterden yakın kaç dost? Ne söylesek can kulağıyla dinleyecektir beyaz sayfalar. Ne yazsak tekzip etmeyecek, biz anlatırken dinlemiş gibi yapıp o esnada kendi söyleyeceklerini düşünmeyecektir. Söyleyeceği bir şey yoktur çünkü defterin. Sahi, yok mudur?
Vakti geldi; tedbir, bir an önce kendisiyle buluşmasıdır insanın.
Reklam
İnsanı pişirmek ne zor zanaat. Ne zor yumuşuyor kalbi, canlandıralım ateşi. Bu eller vermeye razı değil, nasıl edelim! Hu rüzgarıyla savrulsun küller, saçaklardan savrulan buzlar erisin. Ah, ne zor yumuşuyor kalbi, nasıl edelim. Ne çok şey sığdırmış bu daracık yere. Bu daracık yerde bülbüllerini boğmuş. Şarkısı bahçelerde hışırdıyor ağaçlar. Merhamete yer kalmamış, nasıl edelim.
Güneşin çaldığı kapıyı açmamak için daha ne kadar direnebilirim. Alevlerin gölgesiyle daha ne kadar kandırabilirim kendimi.
Farklı yönlere gittiğimize bakıp birbirimizden uzaklaştığımızı sananlar yanılıyor. Birbirine selam vermiş iki kişi nerede yaşarlarsa yaşasınlar gökyüzüne baktıklarında aynı çatı altında olduklarını fark ederler.
Mevsimi gelmiyor bir türlü hatırlamanın. "Unutma kışı" ha bire kar yağıyor kapımızın önüne. Üzerimize toprak atılırken mi bahar gelecek? Küreklerimiz kapımızın önündeki karlar içindi.
Bir kilimden daha mı değersiz ki anılarım emeğimi hak etmesin. Kilimi üzerinde ayaklar gezecek, anılarımın üzerinde melekler.
"İlişme" diyorum, çünkü hayat başını kaçırdığınız bir filme teşrifatçının fenerinin ışığında sessizce girerek bir sinema koltuğuna ilişmekten ibarettir.
Reklam
Ve bu yürüyüşü esnasında, birden, yalnızlığını farkediyor. Can yoldaşının daha kim olduğunu bile bilmeden onu özlemeye başlıyor, ona aşık oluyor.