Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uzun zamandır merak ettiğim bir konu var. O da şu: sitemizde okur arkadaşlarımız bir çok ileti paylaşıyor. Yine çoğu iletilerin altında "alıntı" ibaresi var. İyi güzel, alıntı peki, ama kimden, nereden alıntıdır? Neden kimden, nereden alındığı belirtilmez de "alıntı" yazılır ve yine anlamakta zorlandığım gibi beğenilebilir? Bu tür iletilerle zaten ilgilenmiyorum. Ancak belki bununla ilgili bir açıklama var da ben kaçırmışımdır düşüncesine kapılıyorum ya da böyle yapmanın bir mantığı mı var? Lütfen konu hakkında bilgisi olan arkadaşım bir açıklama yapsın ya da bu tür ileti paylaşımları "alıntı" yazılarak geçiştirilmeyip kaynağı yazılsın.
Arkadaşlar gördüğünüz üzere okumakta olduğum bir kitap var. Tarık Tufan - Kekeme Çocuklar Korosu... Bu sayfaları alıntı yapmak istemiyorum daha doğrusu istiyorum ama ileti olarak paylaşmak çok daha güzel ve anlamlı olacak. Lütfen sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyorum. Biraz uzun ama çok dikkat çekici... Sayfa 105- 110 arası. Es geçmeyin
Reklam
Kemal Sunal
Emel Sayın anlatıyor; O zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. Oyuncu bir de, Mavi Boncuk filmini çekiyoruz. Bir gün setten çıktık eve gidiyoruz. Ben Laleli’de oturuyorum. Kemal, benden önce çıktı. Herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden gitti. Ben baktım ki Kemal yürüyerek gidiyor; üç kilometre var gideceği yere. Her gün yürüyerek gidip geliyor. Merak ettim, nereye gidiyor bu adam böyle diye. Uzun süre yürüdü,sonra bir bankta bir adam yatıyordu. Kaldırdı adamı, bir şeyler konuştular, sonra cebinden para çıkarıp verdi. Şaşırmıştım. Sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi, bir şey yemeden çıktı, oraya da para verdiğini görmüştüm… Bıraktım takibi, banktaki adama yaklaştım: ‘tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?’ dedim. ‘Adını bilmem, sormam da, her gün para verir bana..’ dedi.Teşekkür ettim. Az ilerideki lokantaya gittim: ‘Az önce gelen beyin borcu mu var size?’dedim. tanımadılar beni: ‘Kemal abi’nin mi, yok hayır bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağ olsun, onların yemek masrafını öder…’ dedi.. Ertesi gün Kemal’in yanına gittim. ‘Sen ne güzel bir adamsın ya..’dedim, ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım.. ‘Ölme sen benden önce..’ dedim, ama dinletemedim… Alıntı
Varlık Yayınları arasında çıkması dişeğiyle İstanbul’da kendi elimle götürüp bıraktığım öykülerimin basılmayacağını anlayınca oturup bir mektup döşenmişim Yaşar Nabi’ye Ankara’dan; öykülerimi, küstah bir dille, geri istemiştim. O da, eksik olmasın, elyazısıyla – evet, hem de elyazısıyla- sarı bir defterde topladığım o öyküleri hemen adıma postalamış. Ardından da Varlık Dergisinde, adımı bile anmadan, bir başyazı döşenmiş bana; Genç Bir Sanatçıya Açık Mektup(1.8.1957) O yazıyı okuyunca nasıl şaşırmıştım. Hiç beklemiyordum çünkü. Adımı anmıyor, ama bana ve benim gibi edebiyata burnunu sokmaya çalışan nice yeniyetmeye incelikle de olsa veryansın ediyordu. Yaşar Nabi, koskoca Varlık Dergisinde, adımı anmasa, güzel şeyler söylemese de, benden söz ediyordu; evet o uzun başyazı, bana verilmiş bir yanıttı ve yazının konusu bendim. “…Ben eserinize bir eleştirmeci gözüyle bakarsam onu beğenebilirim. Ama bana kitap halinde yayınlanmak üzere bir eser teklif ettiğiniz zaman ona bir editör gözüyle bakmak zorundayım…. Firmama güvenerek aldığı kitaptan sıkılarak daha ilk sayfalarında onu ellerinden, atacakların sayısını hesaplamak zorundayım. Onlara sanat adına, burnunuzu sıkıp bunu hintyağı gibi için, faydasını sonra görürsünüz diyemem.” Yaşar Nabi, yayımladığı açık mektubunun bir yerinde bunları söylüyordu. Erdal Öz / Havada Kar Sesi Var ( Kitabın sunuş bölümünden alıntı)
Calinti Incelemeler
Uzun zamandir sitede eskisi kadar aktif degildim, bugun kucuk bir inceleme turuna ciktim ve neler goreyim! Arkadaslar, kimse kimseyi incceleme yazmak icin zorlamiyor! Calinti yazacaksaniz yazmayin daha iyi! Aslinda ilgili sahsiyetin incelemelri altinda gerekli aciklamalari yapip tum calinti incelemelerini kaldirmasini rica ettim ama beni
Alıntı
" OLGUNLUK ÇAĞI " / CAN DÜNDAR'dan.... Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum . Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım . İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun
Reklam
Ziya Hurşit'e bir selam...
Hakan Günday paranoyası nedir?  Bilenlere kocaman sarıldım. Bilmeyenler, gelin biz böyle devam edelim. Paranoya bildiğiniz paranoya, peki Günday ne alaka? Açıklayayım.. Kitapları bitirdikten sonraki sindirim süresi boyunca ve hatta hayatınızın kalan kısmında nereye baksanız yazar tarafından aydınlatılmış-ya da karartılmış mı demeliydim?-
Sadece beş dakika ayırın lütfen...Alıntı
Ey Türk evladı..Ben Aliya İzzetbegoviç!... Sevgili okurlar.. Bu bir tarihi mektup...
KIMSESIZLIK Nejat GÜMÜŞ Makalesi
Kimsesizliğimi buldum bir köşe başında, duvar dibinde. Yanına gittim, diz çöktüm onun gibi… Yanakları ıslaktı. “Nerelerdesin?” diye sordum, sitem dolu. “Birbirimizden başka kimsemiz olmadığını bilmiyor musun?” dedim. Başını kaldırdı, elinin tersiyle gözlerini sildi. “Biz birbirimizin kimsesi değiliz, kimsesizliğiyiz,” dedi… Gözümden bir damla
328 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.