Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
''Çanakkale, yeni Türkiye'nin önsözüdür.'' Fazıl Hüsnü Dağlarca
"Tarih, insan zekasının bugüne kadar yarattığı en tehlikeli meyvesidir." Paul Valery
Fransız düşünür ve şair
"Çanakkale, Yeni Türkiye'nin ön sözüdür."
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Çanakkale Destanı
İncelemeye geçmeden önce
Tek bir savaş, iki cephe, iki kahraman...
"Bir savaşın en berbat tarafı hayatlardan çok, yaşayanların umutlarını yok etmesidir."
Yerli ismi "Aotearoa" olan Türkçe'de "Uzun Beyaz Bulut" anlamına gelen Yeni Zelanda ile 1. Dünya Savaşında bir dönüm noktası olan Çanakkale arasında tarihî bir yolculuk...
Hikâye Yeni Zelandalı genç bir kadın olan Viki'nin, Çanakkale savaşında öldüğüne inanılan büyük dedesi Alistair Jhon Taylor'u anmak ve kafasına takılan sorulara cevap bulabilmek için Gelibolu'ya gelmesi ile başlıyor.
Bir tarafta Çanakkale Savaşında vatanını savunan Türk askeri Teğmen Ali Osman, bir tarafta işgalci konumunda olan Anzak Er Alistair Jhon Taylor yer alıyor. Eseri okurken bu iki ismin savaş sırasında kaleme aldığı mektupları ile savaş yıllarına gidiyor, onların ağızlarından savaşın her iki cephedeki acı yüzünü görüyor, Gelibolu'daki Viki ve Beyaz Hala ile günümüze dönüyoruz.
Eser konu olarak güzel düşünülmüş, mektupları okurken okur olarak yaptığımız zaman yolculuğu, savaş günlerine gitmemiz çok etkileyici ancak her eserde olduğu gibi bu eserde de eleştirilecek pek çok nokta var. Savaş günlerinin zorluğu daha derin işlenseydi, Çanakkale ruhu daha fazla hissetirilseydi çok daha güzel olurdu diye düşünüyorum. Yerel dile de gereğinden fazla yer verilmiş. Fikrimce bir kaç yerde de mantık hataları vardı. Genel itibariyle tarihî olayları, kurgulanmış hikâyeler ve romanlar üzerinden okumayı seviyorsanız Gelibolu'yu okuyabilirsiniz ancak tam anlamıyla tarihî bir gerçeklik, yaşanmış hikâyeler okumayı seviyorsanız bu eserin size pek hitap ettiğini söyleyemem.
Herkese keyifli okumalar...
1 insan 2 Hayat...
Kitabın tam olarak karşılığı bu olmalı. Lakin içerisinde öyle güzel duyguları barındırıyor ki kitabı tam olarak karşılayacak kelimeleri seçmekte zorlanıyorum
Adından anlaşılacağı üzere kitap bizim için çok önemli ve kutsal olan Çanakkale Zaferi ile alakadardır. O dönemde ne kadar kanlı bir savaş olduğu ve her taraftan da çok fazla genç insanın şehadetiyle sonuçlandığı bir savaştır. Bir zamanlar kulağıma iliklediğim bir sözü sizler ile paylaşmak istiyorum. "Savaşın kazananı yoktur. " Ne kadar müthiş bir tespit içeren bir cümle ama. Çanakkale'de biz kendi vatanımızı savunmak için savaşıyorduk peki ya gelen askerler ? Onlar ne istediklerini biliyorlar mıydı? Yoksa onlar sadece belli ülkelerin kendi siyasi çıkarları doğrultusunda öne atılan piyonlar mıydı? Tam olarak kitap bize bunu sorgulatıyor.
Çanakkale Savaşında karşıt yerlerle savaşmış iki gencin mektuplarıyla düşünceleri yer alıyor kitapta ve bunların hayatlarının bir noktada kesişmesi ve yaşanılan sonuçlar...
Çanakkale savasının üstünden yıllar geçmiştir. Viki isimli genç hanım Yeni Zelanda'dan büyük dedesinin izini bulmak için Gelibolu'ya gelmiştir. Geçmis ve gelecek arasındaki sır perdeleri tam olarak bundan sonra yavaş yavaş çözümlenecek. Viki'nin büyük dedesi Alistair John Taylor'a ne oldu ?
Bence bir okuyup merakınızı dindirin derim..
Buket Uzuner in okudugum sanirim 3. Kitabi. Dili diger kitaplarinda oldugu gibi kolay anlasilir, akici ve yalin. Bazi yerlerinde kafam karissada ilerledikce karmasa cozuluyor...Tarihimizin en onemli savaslarindan biri Canakkale Savasi. Ve bu savasa vatanini mudafaa icin katilmis Ali Osman Bey...Cok guzel hikayelendirmis Buket Uzuner. Yuregine kalemine saglik. Okunmasi gerekenlerden derim ...
Kurtuluş zamanına ait olayları zellandali ve osmanlı askerinin bakış açısıyla işleyen yazar bir noktada hikayelerini birleştirerek bilinmez bir kahramanlık hikayesini sunuyor. Bir tarafta gençliğin verdiği heyecan arayışıyla katıldıkları orduda kendilerine verilen emirleri yerine getirerek osmanlı topraklarına saldıran düşman askerleri, diğer tarafta canını ortaya koyarak onlara karşı ülkesini savunan, yoklukla sürünen topa tüfeğe karşı ellerindeki süngülerle direnen ama asla pes etmeyen Osmanlı askerlerinin mücadelesi anlatılmakta. Bir tarafta hiç görmediği büyük babasını her gece kabuslarında , kanlar içinde yardım istemesinin etkisiyle bilmediği bir ülkeye görmediği topraklara gelip büyük babasının akıbetini öğrenmeye ondan bir haber almaya çalışan bir anzak kızı diğer tarafta savaşdan gazi olarak donen bütün gençlerini savaşta şehit vermiş koca bi köye canla başla emek verip her derdine koşan Alican çavuşun hikayesi . Romanın konusu Alican çavuşun kızı beyaza kalan mektuplarla anzak kızının elinde büyük babasından kalma tek hatıralar olan mektupların birleşmesiyle tamamlanacaktır. Herkesin görünenin dışında kendine ait sırları ve yaşadıklarının anlatıldığı güzel bir hikaye .
Uzun Beyaz Gelibolu... Kitabı okurken bazen Viki oldum, bazen Beyaz hala, bazen Ali Osman ya da anzak askeri... bir taraftan çok çok uzaklardan amacını bilmediği bir savaşa gelen kandırılmış anzak askerleri, bir taraftan vatanı için mücadele eden bizim askerlerimiz; Lazıyla , Kürdüyle , Çerkeziyle ...Ve büyük dedesini arayan Viki , Viki'ye yardımcı olan Beyaz hala, fazla söze gerek yok ... Muhteşem bir roman çok çok beğendim ..
Yeni Zelanda'nın yerli dilinde adı 'Aotearoa'dır ve bu sözcük 'Uzun Beyaz Bulut' anlamına gelir; kitabın isminin hikayesi böyledir. Kitabın konusu ise Yeni Zelandalı genç bir kadın olan Viki'nin Çanakkale Savaşı'na katılmış ancak ölümüne dair net bir bilgiye ulaşılamamış büyük dedesini hem anmak hem de tarihi araştırmak üzere Gelibolu'ya gelmesidir.
Çanakkale Savaşına katılmış, farklı cephelerde savaşmış Anzaklar ve Türk askerleri... Bir taraf vatanını savunurken diğer taraf işgalci konumunda. Bu askerlerden Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın ailelerine yazdıkları mektuplarla savaş yıllarına, geçmişe gidiyoruz. Beyaz Hala ve Viki'yle ise günümüze dönüyoruz. Buket Uzuner'in anlatımı çok güzel. Tarihi ögeleri barındıran güzel bir roman olmuş. Çanakkale Savaşı'na gereken önemi vermediğimiz için yer yer bizleri de eleştirmiş.
"Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa yollayan analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarımız bizim bağrımızda, huzur içindedirler ve huzur içinde uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımızı olmuşlardır." Mustafa Kemal Atatürk, 1934
Çanakkale zaferinin ne zorluklar altında kazanıldığını kurgulanmış bir hikaye ile hem kendi açımızdan hem de savaşa katılan diğer ülkelerin insanları açısından görmemizi sağlıyor. O kadar severek okudum ki kitabı okumamın üzerinden 1 aydan fazla zaman geçmesine rağmen hala karakterler hayatları gözlerimin önüne geliyor. Buket Uzuner'i in konuları kaleme alışı sade ve anlaşılır olduğu için de hiç sıkılmadan okuyabileceğiniz üzerinde düşünüp milli duygularınızın kabaracağı bir eser olmuş.
Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa yollayan analar gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızda, huzur içindedirler ve huzur içinde uyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.
Atatürk 1934
Canım Ata'm ne güzel söylemiş. Tam bu sözlere layık bir anlatım olmuş. Çanakkale'yi gezdiğimde de tüm şehitler için aynı üzüntüyü hissetmiştim.
İnsanın kanı kırmızıdır. Kanın milliyetçiliği olmaz. İnsan her yerde insandır. Osmanlı teğmeni Ali Osman bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın birlikte insanlığa verdiği ders muhteşemdi.
Çanakkale ruhunu tarih kitabı gibi düz metin okur gibi değil de her iki taraf açısından da yaşanmışlıklar ile hissettiriyor bu roman. Ailelere yazılan mektuplar içinizi acıtıyor.
Tavsiye edilir. İyi okumalar...
Buket Uzuner'in severek , titreyerek ve şaşkınlıkla okuduğum beni çok etkileyen Uzun Beyaz Bulut Gelibolu romanı yorumu ile karşınıza geldim.
"Savaşın kazananı yoktur. "Çok güzel bir tespit...
Çanakkale'de biz vatanımızı savunmak için savasiyorduk peki ya gelen askerler belli ülkelerin kendi siyasi çıkarları doğrultusunda
Buket Uzunerin bu kitabını üniversite yıllarımda okumuştum. Kitap Çanakkale savaşı sırasında bir Anzak askerinin savaşta kaçarak bir Türk köyünde yaşamasını ve sonrasında çocuklarının onu Türkiyede aramaya gelmelerini konu alıyor. Akıcı, sürükleyici ve merak uyandıran bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Herkese tavsiye ederim.
1915 Çanakkale Savaşları
Sonunda kalemiyle tanışmaya çok istediğim bir yazarla tanıştım: BUKET UZUNER.. İlk kitap tercihimi de ‘Uzun Beyaz Bulut Gelibolu’dan yana kullandım, doğru bir tercihmiş. (Bu arada kitabın adı “Uzun Beyaz Bulut”, Gelibolu’nun aksine, Yeni Zelanda’yı temsil etmektedir). Kitap kesinlikle hem bilgilendirdi, hem de Çanakkale Savaşları hakkında yeni bir
Eleştiri yapmayı sevmiyorum ama Gelibolu hakkında yazılmış olan kitaplar arasında açık ara en sıkıcı olanıdır. Maalesef hikaye çok banal. Zaman geçirmek için plajda falan belki okunabilir.
Uzun Beyaz Bulut Gelibolu, benim Buket Uzuner ile tanışma kitabımdır ve sonrasında başka kitaplarını okumuş olsam da hala bende yeri ayrı olan romanıdır. Normalde kitapları iki defa okumayı pek tercih etmem ki okuduktan bir ay geçmeden içeriğini unutmaya başlasam da yine de o kitap benim için okunmuş ve artık kitaplığımdaki yerini almıştır. Ancak bu roman benim ilerde yeniden okuyacağım nadide romanlardan olacak. İçeriği gerçekten çok hüzünlü ve etkileyici. Çanakkale Savaşı'nda ölen büyük dedesinin mezarını aramak için seneler sonra Gelibolu'ya gelen Yeni Zelandalı genç bir kadının yola çıkışıyla başlayan hikayemiz, Türk bir ninenin seksen beş yıllık sırlarının dile getirilmesiyle devam ediyor. Savaşın kazananı olmadığına inananlardanım, galip olanlar bile ruhlarında eminim ki kapanmayacak yaralar taşırlar. Hele ki bir yanda toprağını korumaya and içmiş öte yanda da o topraklara neden getirildiğini bile bilmeyen gencecik yürekler varken, devlet büyüklerinin günahlarının açtığı yaralar nasıl kapanmaz zaten okuyarak görüyoruz. Benim gibi sizin de yazarla tanışma kitabınız Uzun Beyaz Bulut-Gelibolu olabilir ve eminim siz de yazarı çok seversiniz.