Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Aşkı ölçmek, sınamak, denemek ve kurtarmak için aşka yönettiğimiz bütün bu sorular belki de her şeyin yanı sıra aşkı kısaltmaya da yarıyor. Belki de sevemememizin nedeni çok sevmek istememiz, yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın, ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemeksizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey (aşk) talep etmemizdir.”
Sayfa 317Kitabı okudu
Bir toplum zenginse, bireylerin elleriyle çalışmalarına gerek yoktur, kendilerini zihin ve ruh etkinliklerine adayabilirler. Gitgide daha çok üniversite, gitgide daha çok öğrenci olacak bizim toplumumuzda. Öğrenciler derece almak istiyorlarsa, tez konuları bulmaları gerekecek. Dünya yüzündeki her şey hakkında tez yazılabildiğine göre, tez konuları da sonsuz sayıda demektir! Sözcüklerle dolu bir sürü sayfa; mezarlıklardan daha yaslı yerler olan arşivlerde üst üste birikiyor. Yaslı çünkü oraları kimse ziyarete gitmiyor, hatta Azizler Yortusu'nda bile. Kültür aşırı üretimden, sözcük çığından, nicelik çılgınlığından yok olup gitmekte. Senin eski ülkendeki bir tek yasaklanmış kitabın bile bizim üniversitelerimizde çiğnenen milyarlarca sözcükten daha değerli olması da bu yüzden işte.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Bakın Nietzsche'de beni seviyor :D her yerde karşıma çıkıyor :D
Ebedi Dönüş düşüncesinde gizemli bir yan vardır ve Nietzsche öteki düşünürleri sık sık şaşırtmıştır bu düşüncesiyle; düşünün bir kere, her şey tıpkı ilk yaşandığı biçimiyle yineleniyor ve yinelenmenin kendisi de sonsuza kadar koşuluyla yineleniyor! Ne anlama gelir bu çılgın mitos?
Başkalarıyla olan ilişkimizin kaçta kaçının duygularımızın -sevgi, antipati, iyilikseverlik ya da kötücülük- sonucu, kaçta kaçınınsa bireyler arasındaki sürekli güç oyunu tarafından belirlenmiş olduğunu hiçbir zaman kesinlikle saptayamayız.
“Sevgi insanın gücünden vazgeçmesi demektir de ondan,” dedi Franz yumuşak bir sesle.
Sayfa 120 - İletişim Yayınları
Aşağı yukarı aynı sözcük anlamını taşıyan pity(acıma) - Fransızcada pitie, İtalyancada pieta, vb. -, acı çekenin acısına lütfedermişcesine eğildiğimizi ima eder. "Bir kadına acımak" bizim ondan daha iyi bir durumda olduğumuz, onun düzeyine indiğimiz, gönül indirdiğimiz anlamına gelir. "compassion" sözcüğünün genellikle kuşku uyandırması da bu yüzdendir işte, aşkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, ikinci sınıf, değersiz kabul edilen bir duyguyu anlatmaya yarar bu sözcük. Birisine merhamet duyarak sevmek gerçekten sevmek değildir.
Sayfa 28
Reklam
Evet, bir kocanın cenazesi karısının gerçek düğünüdür! Yaşam boyu süren didinip uğraşmalarının zirvesi! Bütün çektiklerinin ödülü!
Sayfa 294Kitabı okudu
Çok sayıda kadının peşinde koşan erkekleri rahatlıkla iki kategoriye ayırabiliriz. Bazıları bütün kadınlarda kendi öznel ve değişmez kadın düşlerinin gerçekleşmesini beklerler. Ötekiler ise nesnel kadın dünyasının sonsuz çeşitliliğini ele geçirme isteğiyle davranırlar. Birincilerin saplantısı 'lirik'tir; kadınlarda aradıkları şey kendileri, kendi idealleridir ve bir ideal tanımsal olarak hiçbir zaman bulunamayacak bir şey olduğuna göre, tekrar tekrar hayal kırıklığına uğrarlar. Onları kadından kadına sürükleyen şey, kararsızlıklarına bir tür romantik özür sağlar, öyle ki birçok duygusal kadın onların bu gemi azıya almış çapkınlıklarında dokunaklı bir yan bulur. İkincilerin saplantısı 'epik'tir, ve kadınlar bunda en ufak bir dokunaklı yan görmezler; erkek, kadınlara öznel bir ideal yansıtmaz ve onun için her şey ilginç olduğundan, hiçbir şey hayal kırıklığına uğratamaz.
Sayfa 110Kitabı okudu
Ya da daha kesin konuşmak gerekirse, insan henüz insan olma yollarına düşmemişti. Şimdiyse zamanın boşluğu içinden düz bir çizgi izleyerek uçan, nicenin kovulmuşlarıyız hepimiz.
Sayfa 302
Reklam
Bir aşk unutulmaz olacaksa eğer, küçük rastlantılar Assissili Francis'in omuzlarına konan minik kuşlar gibi hemen o an kanat çırpa çırpa gökten aşağı doğru süzülmelidir.
Sayfa 57
Romanlar, Tereza'ya yetersiz bulduğu yaşamından düşsel bir kaçış imkanı vermiyorlardı sadece; elle tutulup gözle görülen nesneler olarak da anlam taşıyorlardı; sokakta, koltuğunun altında kitapla yürümek müthiş hoşuna gidiyordu. Geçen yüzyılda zarif bir baston, şık beyler için ne anlam ve önem taşıyorsa, Tereza için de kitap aynı şeydi. Onu başkalarından farklı kılıyordu.
Sevdiklerimizin ölümünü onlar ölmeden çok önce, basbayağı düşlememiz nasıl da korkunçtur!
Sayfa 321Kitabı okudu
Dünya öyle çirkindi ki, kimsecikler kalkmadı mezarından.
Sayfa 247 - Can YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1.471 ile 1.485 arasındakiler gösteriliyor.