insanların çoğu kendi gerçek varlıklarına yönelerek yaşamazlar, bundan kaçıp kitle içinde saklanırlar ve kaybolurlar.
Kendine yönelip yaşayan bir insan kendi gerçekliği, kendine özgü oluşu içinde yaşar; bundan kaçan insansa kendinin olmayan bir tutum içinde bulunur..
Böylece insanlar kendilerini günübirlik-yaşamın sıradan kaygıları içine gömerek kendilerinde verili olan sonlu varlık olma özelliklerini görmezden gelirler.
Herkes gibi giyinir, herkes gibi güler, herkes gibi ağlarlar.
Böylesi bir varoluş biçimini “herkesin herkesleşmesi” olarak adlandırabiliriz..
Herkesin herkesleştiği günübirlik yaşamda, ne zaman ki kendi olanaklarının farkına varır ve kendi üzerine bir anlama sağlar, o zaman kendi “otantik” varoluşuna mazhar olur.
Böylece önünde hazır bulunan nesneler dünyasından benliğinin kendiliğine doğru yönelir..