Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ve bir gün herkes, dönüp arkasında bıraktığı enkazın yerli yerinde olup olmadığını görmek için geri döner. İşte o zaman kalana değil, gidene zor olmaya başlar hayat çünkü giden kalandan bir esinti bile bulamaz ve acı bu sefer onun damağına yapışır; giden gittiğine bin pişman olur ama artık hiçbir şeyin dönüşü yoktur.
- Hayır. Diğer acılar gibi soğuğu da hissetmemek mümkün. Marcus Aurelius, "Acı, acı hakkındaki canlı düşün cedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikâyet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir," demiştir. Gerçekten de öyle. Bir bilgin ya da sadece düşünen, kafası çalışan bir kimse, diğerlerinden tam da acıyı küçüm- semesiyle ayrılır. Bu kişi her zaman halinden memnundur ve hiçbir şeye şaşırmaz.
Reklam
''Rehabilite edilmek ve yapılan hareketlerin, insanî yaşam formlarının düzenlenmesi yerine tehlikeye gebe hareketler uygulanıyordu üzerlerimizde... bir mahkûm hak etmediği biçimde eziliyor, bir diğeri ise hak ettiği cezanın daha azıyla yargılanıyordu. Toplumun ekseriyeti tarafından yadırganan ve hiçe sayılmayacak, azımsanmayacak kadar tehlikeli hareketleri; buralarda gardiyan uygulamaları olarak önümüzde ışıklarını çakıyordu gözlerimize. İnsanlık hürriyeti, fikir ve düşünce ise her daima hiçe sayılan, insanları sloganlarla suistimal etmeye çalışılan mevzuu idi. Evet, tümüne baktığınız zaman, dışarı ve içeri; sıhhatli ve yaşama önem veren insanlar için gerçek problem ve köhnemiş yapıyı oluşturmakla kalmıyor, acının tüm hatlarını herkese eşit payda bölüştürüyordu... Aslında bütün hepsi, bir milletin insanlarına nasıl davrandığına dair ufak ipuçları veriyordu; lakin içerideki birçokları, aklın hiçbir zerresinin alamayacağı derecede ahmaklık ve tutarsızlık barındırıyordu. Korkuyordum, karanlık ve paslı demirlerden değil... insanlardan!'' D.p
... Zaman zaman bana öyle geliyor ki.. Sanki ben büyük düşünceymişim ve sen de hâlâ sürekli bana karşı olduğunu düşünmeme arzusuyla ona karşı düzenlenen saldırı... .
Yakınlık
- Birini tanımak için sevişmek şart mı? - Ben, bir kadınla sevişmeden onun hakkında gerçek bir fikire varacağıma inanmıyorum. Geçmiş tecrübelerini düşün, anlayacaksın beni. Dikkat et ilişkilerin dinamiklerine. Genelde ilişkinin gidişatı o ilk birleşmeden sonra şekillenir. Çünkü birinin karşısında çırılçıplak olmak bir noktada ona teslim olmaktır ve teslim olmadan samimi olamaz insan. Kaç yıldır dostuz biz? - Yaklaşık yedi yıldır tanışıyoruz, ne alakası var konumuzla? - Koskoca yedi yıl, birini tanımak için yeterli bir zaman gibi geliyor ama bir yıldır birlikte olduğun sevgilini beni tanıdığından daha çok onu tanıdığını düşünüyorsun, neden? Çünkü onunla her gece soyunup, terliyorsunuz. Bendenlerinizi kaynaşıyor. Duygular bedenden bedene temasla geçer. Bu sözlerden daha gerçektir. - Sanırım doğru ama bu yeterli mi sence. Tanımak için sevişmek şartsa ben seni bu kadar tanısam yeter. - Git kadınını tanı zaten.
Senelerdir Bu Sahnedeyim
Bazı insanları eğitemezsiniz, onları kötülük etmemeye ikna edemezsiniz. Kötülüklerini suratlarına vurunca sadece inkar etmez, sizden daha da nefret ederler. Onları görmezden de gelemezsiniz. Cezalarini haketmişlerse haketmişlerdir. Merhamet her zaman en doğrusu değildir, en güzeli ve en ahlaklısı da degildir. Size kötülük edenleri mazur görmek, onlara anlayış göstermek, onların içindeki şeytanı ancak besler, büyütür. Affetmek belki de o insana yapabileceğiniz en büyük kötülüktür." Dogville
Reklam
Yedigey'in aklına başka şeyler de geliyordu. Tanrı var ya da yok, o başkaydı, fakat böyle yapması hiç yakışık almasa da, insanoğlu canı istediği, başı sıkıştığı zaman anıyordu Tanrı'nın adını. "İnanmayan bir kişi başı ağrımadığı sürece Tanrı'yı düşünmez," diye bir söz vardır. Doğru ya da yanlış, yine de bilmek gerekirdi duaları. Boranlı Yedigey araçlarla arkadan gelen yol arkadaşlarına dönüp baktı. Ne yazık ki hiçbiri dua bilmiyordu, öldükleri zaman bunları kim gömecek, teker teker yokluğa karıştıkları sırada, yaşamın başlangıcını ve sonunu kapsayan sözleri kim söyleyecekti? " Elveda yoldaş, unutmayacağız seni!" mi diyecekler, ya da buna benzer bir zırva mı yumurtlayacaklardı. *** Cengiz Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel
En iyi anlatış artık susmaktır, anladım bunu ben seni bilince. Gel denize yaslan yanlız denize! zaman bir hızdır ve yıldızlar akan,esneyen günler ve gece üstünden Bi'uyku bölmezse anılarımı korkarım cıldırtır bu hayal beni~
Hasta olduğunuz zaman mutlaka hemen hiç gecikmeden vakit kaybetmeden doktora gidin Muayene parasını ödeyin. Çünkü, Doktorunuzun yaşaması lazım. Reçetenizi alın eczaneye gidin ilaçlarınızı alın parasını ödeyin Çünkü, Eczacının da yaşaması lazım. Eve gelin ilaçların hepsini çöpe atın Çünkü, SİZİN DE YAŞAMANIZ LAZIM.
Ve hızlı geçti zaman biraz viski Ve seks hayatın için yol bu yol biraz riskli Çünkü işlerim yolunda değil o kadar pislik İsteyerek battım içine burada saklı gizli
Reklam
Şunu söylemeliyim ki ben bu kadar değildim; henüz bitmedim ama, eksildim. Yakında yalnızca suyum kala­ cak, ve bu yüzden bana kızılacak. - Allah, Allah, yahni bitmiş - kim yedi bunu? İşte o an, başa dönebilsem; yahniden önceki tarihime - birden bir keçi, bir sığır, bir domuz olarak, ayaklarım tabaktaki suyuma ve ekmek artıklarına batarken, yük­
Aşk, gönülde bir telin billur tanini(sesi) çınladıkça sürüp giden ahenktir. O tel bazen birdenbire kopar, yahut tedricen(yavaş yavaş) sağırlaşır; bazen de gevşer, pörsür, sesini kısar. Tekrar kurulduğu ve çınladığı zaman şüphesiz bu nağme daha tatlı, daha tesirlidir. *** Refik Halit Karay, Nilgün
Her şey olabilir, her şey mümkün ve olası. Zaman ve mekân yok aslında. Gerçekliğin naif tezgahında, hayaller şekilleniyor yeni yeni motiflerle. Fanny och Alexander. Ingmar Bergman
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.