Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar öte dünyayı bu dünyaya yaklaştıran yatırları manevi bir silah haline getirerek hayata mâl olan değerleri kendiliğinden muhafaza altına alırlar. Bu, her şeye rağmen hüküm süren tasavvufun zaferidir. Nitekim Köprülü-zâde Fuad, "her büyük şeyhin ölümünden sonra âmme muhayyilesi onu bir kerâmet hâlesiyle ihata etmekte idi" derken Tanpınar da aynı hissiyatı şöyle dile getirir: "Medeniyetimizin sevdiği insana ölümden sonra verebileceği en büyük pâye evliyâlıktır". Erol Güngör de şunu söyler: "Türbesi ve yatırı olmayan bir Müslüman kasabası mümkündür ama böyle bir Türk kasabası düşünülemez".
Osmanlida tarikatlar
Devletin Vehhabîlik ve İsmailîye gibi mezhebleri tanımadığı, hoş görmediği, buna karşılık, Dürzîlik ve Yezîdîlik gibi inançları İslâm inanışı dışında gördüğü halde, idarî yönden sabır gösterip, eritme ve sakinleştirme yoluna gittiği biliniyor. Aynı şekilde tarîkatlar için de benzer tavır söz konusudur. Hurufîlik hoş görülmemiş ve 15. asırda mensupları takip, te'dip ve idam edilmiş; Ticanîlik tarîkatı İslâm akîdesine aykırı görülmemiş ve fakat resmen tanınıp himaye görmemiştir.
Reklam
Gerçekleri Yorumlarda Engellersiniz Ancak!...
Kendisi kredi çeker, şüpheli ve haram olan hiç bir kozmetik, giyecek, yiyecek ve içecek ürünlerden hiçbir şekilde kaçınmaz, Allah'ın yasakladığı ortam ve kişilerle 08-17.00 saatleri arasında iç içe kalır. Mahremiyet mi? O dediğinde ne oluyor bundan bile bihaber. Allah ne der diye değil de kul ne der felsefesi üzerine insanlara ve çevresine
İbn Suud, bir başka münasebetle şunları söylemektedir: “Eğer siz İngilizler, kızlarınızı karım olsunlar diye bana önerseniz kabul ederdim....Fakat Mekke Şerifi’nin veya Mekkelilerden ve diğer müslümanlardan müşrik saydıklarımızın kızlarını alamam. Hıristiyanların kestiği hayvanların etlerini sorgusuz sualsiz yerim. Allah ile beraber başkalarını ibadetlerinde ortak koşan müşrikler ise bizim nefret edip iğrenç saydığımız kimselerdir”
456 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.