Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pelin Şen

Pelin Şen
@verdatre
"Kimse Albertine'i tanımadığı, kimse Proust'u bilmediği için bu kadar sefil ve acıklı bizim ülkemiz, diye düşünürdü ihtiyar gazeteci. Bir gün Proust'u ve Albertine'i anlayacak birileri bu ülkede çıktığında, evet belki o zaman sokaklardaki bıyıklı ve yoksul insanlar daha iyi bir hayat yaşamaya başlayacaklar, belki o zaman, ilk kıskançlık anında birbirlerini bıçaklayacaklarına, Proust gibi sevgililerinin hayalini gözlerinin önünde nasıl canlandırdıkları üzerinde hayallere dalacaklardı. Okumuş yazmış kabul edildikleri için gazetelerde çalıştırılan bütün o yazarlar, çevirmenler de Proust okumadıkları, Albertine'i tanımadıkları, ihtiyar gazetecinin Proust okuduğunu bilmedikleri, onun Proust ve Albertine'in bizzat kendisi olduğunu anlamadıkları için bu kadar kötü ve anlayışsızdılar."
Sayfa 168
Reklam
"Hafızamızın, biz yaşlandıkça fazla yük taşımak istemeyen huysuz bir yük hayvanı gibi attığı ağırlıklar en sevmediği yükler midir, en ağırları mı, yoksa en kolay düşenler mi?"
Sayfa 129
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz!" dedi gururla Saim, bu şaşkınlık ve sessizlik aninda. "Yazı hariç."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" -Hayvanlar, belki eşya bile bize kendimizden daha sadık! -Dünyaları dar da onun için Selim. Bizim dünyamız geniş... Her lahzada dağılıyoruz..."
Sayfa 215Kitabı okudu
"Bir şey tasnif edildi mi alaka yarıya iniyor. Tıpkı bir senatoryumdaki veremliler gibi."
Reklam
"Bir insan bizi değiştirmeyi başarabilir. Arzuladığımız hatta içimizde sarsılmadan ya da uyanmadan gizli durduklarını bildiğimiz özellikler, aşık olduğumuz saniye, onlarla birlikte yaşamaya alışkın olduğumuz öteki özellikleri kovarlar. Bir daha kendimizi tanıyamayız. Daha güzel, daha uysal, daha bilge oluruz. Kibirimizden ve fesatlığımızdan kurtuluruz. En kötü düşmanımıza boyun eğecek durumdayızdır. Her ağacı, her caddeyi, her dakikayı mutluluğumuzla ışıtırız ve onların o zamana kadar keşfedilmemiş güzelliklerine şaşırırız. Kendimizi gökyüzüyle, yağmurla, rüzgarla bir hissederiz. Nihayet bu dünyaya aidizdir ve nihayet artık bu dünyaya ait değilizdir."
Sayfa 120Kitabı okudu
"Aşk da dinazorlar gibidir, bütün dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır: Tristan ile Isolde, Romeo ile Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, her zaman yalnızca ölüm, her zaman olanaksız olana duyulan bu şehvet. İnsanların, iddia ettikleri gibi, aşka yeteneksiz olduklarına inanmıyorum. Gençlik aşkı yaşamamış, zamanı bilemeyecek kadar erkenden ölüm korkusuyla aşklarını haykırmış mutsuz ruhlar tarafından buna inandırılıyorlar."
"... Bu yüzden, asla göremeyeceğimiz şeyi bize açıklayacak olan kendi fotoğraflarımıza böyle doymazcasına gözlerimizi dikip bakıyoruz. Biz, hareket halinde, başkalarının arasında gülerken ya da düşüncelere dalmış, biz gözlerimiz kapalı, hatta uyurken, her durumda, bizim kusurlu ve aldatıcı ayna görüntülerimizden farklı. Kendimizi bir defacık olsun başkalarının bizi gördüğü ve bizim de onları gördüğümüz gibi görebilmek için kendimizle resimlerimiz arasındaki yabancılığı birkaç saniyeliğine aşabileceğimizi umuyoruz. Bunu başaramıyoruz."
"Beni bir şehri dolaşmaktan men ettiler. Hepsi bu. Ama bütün evreni bana bıraktılar; uçsuz bucaksızlık ve sonsuzluk emrime amadedir."
"Şimdi geriye dönüp baktığımda, yaşamlarımızın ne kadar tuhaf ve mucizevi olduğunu düşünüyorum. İnanılması güç, garip tesadüfler ve tahmini mümkün olmayan dolambaçlı olaylarla dolu. Etrafa ne kadar dikkatli bakarsanız bakın, sonrasında olacaklar konusunda tuhaf olan tek bir şeye bile rastlamayabilirsiniz çoğunlukla. Gündelik hayatın kesintisiz akışı içinde son derece normal bir olay, son derece normal bir şekilde gerçekleşmiş gibi görünür insana. Ya da insan mantığının aldığı bir şey değildir bu. Ne var ki zaman geçtikçe anlar, fark eder bir mantığı olduğunu."
Reklam
"... sonuçta sanat, ruhsal dünyadaki belli çatlaklardan içeri sızmasını bilir."
"Belki daha beş ya da altı yaşındayken içinizden bir ses size: "Bir gün, belki de çok yakında, nasıl olduğunu hissetmeye başlayacaksın" diye fısıldıyordur. Böylece beklemeye başlarsınız, ne beklediğinizi tam anlamıyla bilmeseniz bile, diğerlerinden gerçekten farklı olduğunuzu anlayacağınız anı beklersiniz; dışarıda, Madam gibi başka insanların, sizden nefret etmeseler, kötülüğünüzü istemeseler bile sizi gördükleri, sizin bu dünyaya nasıl ve neden getirildiğinizi düşündükleri an ürperdiklerini, ellerini sizin ellerinize değdirmekten çekindiklerini, bunu hiç istemediklerini öğrenirsiniz."
"Özgürlük sembolü olabilecek bir şeye sahip olmak, özgürlüğün kendisine sahip olmaktan daha önemli olabilir."
Sayfa 440Kitabı okudu
"Anılar, insanın vücudunu içten içe ısıtan şeylerdir. Fakat aynı zamanda insanın içini lime lime de edebilirler."
Sayfa 546Kitabı okudu