Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet

Mehmet
@vezin
Lisans
148 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
222 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanları
Yazar, Doğu Londra gezisindeki izlenimlerini paylaşır. Bu gezide bir mağazaya girer oradan eski püskü elbiseler alır. Pejmürde kıyafetlerle insanların ilgisini çekmemektedir. Kiralık oda arar, köhne mekanlarda kahve demeye bin şahit isteyen kahvelerden içer. Bölgede yaşayan düşkünleri, kıt kanaat geçim sürenleri, hayata özensizce sıkıştırılmış ömürleri anlatır. Düşkünlerevine giderek gezisini sürdürür. Sokakta, bankların üzerinde hatta parklarda çimenlerin üzerinde bile yatmanın suç sayıldığını, polis tekmelerine maruz kalan evsizlerin içler acısı durumunu anlatır. Evde kalanların durumu da hazindir. "Londra’da aile aile bölünmüş halde tek odalık hanelerde yaşayan 300 bin kişi var. Bundan çok daha fazlası, iki ya da üç odaya cinsiyet ayrımı olmaksızın tıkışmışlar; aynı şekilde tek odayı paylaşanlar da var." Zamanın en gelişmiş"Üzerinde güneş batmayan ülke"sinde insanlık günyüzü göremiyor, içkiyle uyuşturulan acılara intihar eşlik ediyor. Kitabı beğenmeme rağmen Jack London'ın bir gazeteci gibi uzun uzun istatistiki bilgiler paylaştığı bölümleri gereksiz buldum. İyi okumalar dilerim.
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · İletişim Yayınları · 20213,559 okunma
Reklam
344 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
California Üniv. Ziraat Fakültesi’nde tarım ekonomisi profesörü olan Darrell Standing, sekiz yıl önce bir meslektaşını öldürmüştür. Cinayetten müebbet hapis cezasına çarptırılır. Bu yılların beşini karanlıkta geçirir. Tecrit cezası denilen bu hapse yaşarken ölmek adı takılmıştır. Roman kahramanı Standing, hapisten çıkamayacağını, eninde
Yıldız Gezgini
Yıldız GezginiJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20146,9bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir Kuzey Macerası
Türk filmlerinden alışık olduğumuz kan davası, başlık parası, zorbalıkla kız kaçırma gibi insanlık dışı geleneklere rastlıyoruz bu kitapta. Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından Jack London 'ın bu konuyu işlemesi şaşırtıcı. Adada yaşayan iki aile kan davası yüzünden birbirini öldürmektedir. Ailelerin birinde yaşayan bir erkek, diğerinde bir kız ve annesi kalmıştır. İki aile arasındaki düşmanlıktan dolayı merakta olan halk, bu kan davasının uzun yıllar daha devam edeceğinin dedidokusunu yapar. İki genç beklenmedik bir biçimde sevdalanır. Tam da evlenmek üzere iken denizaslanı yeleli adam ve arkadaşları kızı zorbalıkla kaçırırlar. İntikam için yanıp tutuşan genç, çaresizlik girdabının ortasında uzun bir deniz yolculuğuna çıkar ve sevgilisi Unga'yı aramaya koyulur. Sevginin engel tanımayan olağanüstü gücüne tanık olacak, beklenmedik sonla da yerle bir olacaksınız. Mutlaka okuyunuz.
Bir Kuzey Macerası
Bir Kuzey MacerasıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
72 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kızıl Veba
Yıl 2074. Paranın tedavülden kalktığı bir zaman. Çocuk, cebinden hırpalanmış ve kararmış bir gümüş dolar çıkarır. Paranın üzerinde 2012 yazılıdır. Bu paralar, basılan son paralardır. Çünkü 2013'te kızıl ölüm gelmiştir. İhtiyar adam, yanındaki üç torununa geçmişin kızıl günlerini anlatır. 60 yıl önce yaşanan (2013) kızıl vebayla birlikte çok az sayıda insan hayatta kalmış, büyük sıfırlama yaşanmış, ilkel hayata geçiş Jack London bu romanı yazarken esinlendiği büyük bir salgın yoktur. 1900'lerin başında yüz kişinin etkilendiği küçük bir veba salgını olmuştur. İspanyol gribi ise kitabın yayılmasından 8 yıl sonradır. Jack London 1912'de yazdığı bu eser yüz yıl sonrasını (2012) anlatır. Neredeyse yüz yıl öncesinden günümüz salgınını şaşırtıcı bir biçimde tahmin edebilmiştir. Yine yüz yıl öncesinden dünya nüfusunu 8milyar olacağını öngörmüş. Gerçekte ise (2012) dünya nüfusu 7.2 milyardır. Jack London, büyük bir deha. Etkileyici bir anlatımı var. Çok yönlü bir yazar. Bunu farklı konuları bile ustaca yazmasından anlayabiliyorsunuz. Kitapları birbirine hiç benzemiyor. Her bir eseri farklı güzel.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,5bin okunma
320 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"Demir Ökçe" terimi ilk kez 1912'de küçük bir grubun siyasi gücü elinde tutan "oligarşi" için kullanılmıştır. Kitap, kadın karakterin ağzıyla anlatılır. Avis Everhard, kocasıyla nasıl tanıştığını, ondan nasıl etkilendiğini anlatır. Eşine hayran bir kadındır o. Tutku dolu ilişkileri kurulu düzeni devrimle yıkmak üzerine gelişmiştir. Jack London, emek-sermaye arasındaki uyumsuzluğu, sömürüyü o sert üslubuyla dile getirir. Toplumunda geniş yer kaplayan emek sahiplerinin çok küçük bir azınlık tarafından köle gibi çalıştırılıp, insanca yaşama haklarının nasıl gasp edildiği anlatılır. İdeoloji açısından değil de daha genel bir anlatımla Ezilenler ve ezenler arasındaki sancılı, amansız kavga... İnsanlık tarihiyle eş bu kavgaya ister iyi ile kötünün mücadelesi deyin, ister ezilenler ile ezenler, ister zalimler ile mazlumlar.Ne derseniz deyin fark etmez. Zannedersem Cemil Meriç demişti: "Dünyada iki tür insan vardır: Namuslular ve namussuzlar." İşte bütün savaşların, geçimsizliklerin, adaletsizliklerin, homurdanmaların temelinde insanın yönetme hırsı ve doymak bilmeyen açgözlülüğü yatıyor.
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,8bin okunma
Reklam
112 syf.
7/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin Çağrısı
Buck adlı köpek 4 yaşındadır. Doğduğundan beri Yargıç Miller'in evinde lüks bir hayat yaşamaktadır. Her şey güzel giderken, gelip çatan o uğursuz gün her şeyi allak bullak edecektir. Yabani hayatın katı kurallarını, insanların çıkarları için neler yapabileceklerini, her ne pahasına olursa olsun yaşama azminin her şeye galip geldiğini bir köpeğin gözünden okurken uzun karlı yollarda yüreğinizle de Buck'a yarenlik edeceksiniz.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,3bin okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Beyaz Diş
Beyaz Diş
Olay bir kurdun gözüyle anlatılır. İnsanlar bir tanrıdır onlar için; tutkulu, öfkeli ve sevgi dolu, gizem ve kudretin bir arada olduğu etten bir örtüye bürünmüş birer tanrı. Vahşi yaşam, yemek ya da yenilmek üzerine kurulmuştur. Ye, yoksa seni yerler yasası geçerlidir. Kuzeyin vahşi doğasında iki adam köpeklerin çektiği kızakla McGuury kalesine gitmektedir. Yolda kurtlarla karşılaşırlar. Dişi kurt doğal yaşamından sonra diğer kurtlarla birlikte kızak koşturulur. hemcinsleriyle ve köpeklerle dövüşten dövüşe gezdirilir. Başka bir kişi beyaz dişi satın alır. Şevkat dolu sahibiyle kurt pek de alışık olmadığı güneye doğru yola çıkarlar. Kurtlar, insanlarla yakınlık kurabilir ama bastırılan doğası er ya da geç açığa çıkar. Tabiat, sadece izin verdiği kadarını değiştirmemize izin verir. Olay örgüsü yoğun bir kitap. Konu ilginizi çektiyse zevkle okuyacağınızı düşünüyorum.
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Can Yayınları · 201976,5bin okunma
151 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
"Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar." Yaşamın yaşanmaya değip değmediği kitabın ana eksenini oluşturur. Kitap boyunca yaşamın uyumsuzluğunu sorgular. Bizi hangi dönemeçte karşılayacağını kestiremediğimiz ölüm gerçeğinin her şeyi yok saydığını vurgular Camus. Kırmızıyla maviden birini rastgele çekip koparmak gibi yaşam ve ölüm. Camus yine de yaşamı seçip intihara başkaldırmayı yeğler. Onun için intihar, yaşamın reddidir. Eserin adını ben olsam "Uyumsuz" koyardım. Sözcük o kadar çok kullanılmış ki insana illallah dedirtiyor. Peki kitabın adı nereden geliyor? "Tanrılar, Sisyphos’u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm etmişlerdi, Sisyphos kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep. Yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi, o kadar haksız da sayılmazlardı." (s.111) "Bugünün işçisi, yaşamının bütün günlerinde aynı işlerde çalışır, bu yazgı da uyumsuzlukta bundan aşağı kalmaz." diyor devamında. Camus'yu yakından tanımak ve onun absürt (saçma) felsefesini anlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap. Yazardaki ölüm ve intihar takıntısının beni bunalıma sürüklediğini de söylemeden geçemeyeceğim.
Sisyphos Söyleni
Sisyphos SöyleniAlbert Camus · Adam Yayınları · 19838,4bin okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Çok az yazar eserleriyle kendi hayatının anlamını sorgulama cesareti gösterebilmiştir. Nasıl ki Dostoyevski "Yer Altından Notlar"ı, Tolstoy "İtiraflarım"ı yazmışsa Alber Camus da ömrünün sonuna yakın yazdığı(1956) "Düşüş" romanında kendisiyle yüzleşir. Parisli ünlü bir avukat olan Clamence, yardımsever, arzu dolu ve oldukça çapkın bir adamdır. Amsterdam'da köhne bir barda geçmişinin sayfalarını çevirir bir bir. Yükselişin düşüşe, kesinliğin belirsize, bencilliğin düşkünlüğe evrildiği yaşamda anlam yerini hiçliğe bırakır. Aydınlatıcı parlak renkler giderek kirli ve sönükleşir. Peki, neye göre yaşamalı? Zevk ve sefa peşinde koşturarak mı, erdemlerimizi besleyerek mi ya da boş vererek oluruna bırakarak mı?
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 201415,2bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Denemelerde kendisine ilham olmuş kentlerden bahseder. Oran ile Cezayir şehirlerini karşılaştırır. Bununla birlikte diğer kentlere de değinir: Paris'in yürek için çoğu kez bir çöl olduğu, Mozart olmasa Salzburg dingin bir kent olabileceğini anlatır. Viyana'yı genç bir kıza benzetir, sessiz ve dingin. Mitolojik unsurlarla uzun tabiat tasvirleri eserin büyük bir kısmını kaplıyor. Nereye varacağı pek kestirilmeyen bilinçaltı yansımaları, anlamı güçleştiriyor. Kitabı beğenenler vardır illaki ama benim için hayal kırıklığı oldu.
Yaz
YazAlbert Camus · Can Yayınları · 20151,904 okunma
Reklam
303 syf.
·
Puan vermedi
Doktor muayenehanesinden çıkarken ölü bir fareyle karşılaşır. Aynı akşam dairesine çıkarken ölmek üzere olan ıslak tüylü büyük bir fare daha görür. Önceleri bunu birilerinin yaptığı kötü bir şaka zanneder. Sonraları çatı katlarından, bodrumlardan, mahzenlerden, lağımlardan uzun sıralar halinde toplu halde ortaya çıkmaya başlar. Farelerin ölmesiyle başlayan veba hastalığı yavaş yavaş tüm kente yayılmaya başlar. Vebanın ilk günlerinde herkes gökyüzüne karşı yapayalnız yaşamayı kabul etmek zorunda kalır. Karantinalı, korkulu günler başlar. İnsanlar alışılagelmiş yaşamlarından sürgün edilmiştir. Camus, kitaplarında yaratılışı sorgular ve reddeder. İntihar ve ölüm kavramlarını çok sık kullanır. Buna rağmen yaşama derinden derine bağlıdır o. En ücra satırlarda bile yaşama sevinci haykırır. Kitap sürükleyici değil.
Yabancı
Yabancı
romanındaki sadelik ve mükemmelliği bulamadım.
Veba
VebaAlbert Camus · Can Yayınları · 202020,1bin okunma
152 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Sürgün ve Krallık
Sürgün ve Krallık
İçinde 6 öykü var. 1. Aldatan Kadın : Kumaş satıcısı olan bir adamın eşiyle birlikte yaptığı yolculuğu, konaklamayı anlatıyor. Kadın, eşini sevip sevmeme konusunda kendini sorguluyor. 2. Dönme ya da Karışık Bir Kafa : Öykünün kahramanı kendini ağzı tuz dolu geveze bir köle olarak addediyor. Anne ve babasını sevmez. Çölde papaz
Sürgün ve Krallık
Sürgün ve KrallıkAlbert Camus · Can Yayınları · 20141,342 okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Toplum Tanıdık, İnsan Yabancı
Meursault çok büyük amaçları olmayan anı yaşayan insandır. İnsanlar onun sessiz olduğunu söyler. Ancak o, "Konuşacak bir şeyim olmadığı için konuşmuyorum" der. Topluma ayak uyduramayan bir yabancıdır o. Annesinin tabutunun başında beklerken kapıcının getirdiği kahveyi içmiş ve ona sigara ikram etmiş, gözleri yaşlanmamıştır. Cenazeden bir gün sonra Marie adlı kız arkadaşıyla deniz kıyısında vakit geçirmiş, birlikte sinemaya gitmiş komik bir film izlemişlerdir. Tüm bunlar toplum tarafından yadırganacak davranışlardır. Meursault ise her durumda içinden geldiği gibi davranmıştır. Yargılanırken öldürdüğü adamdan daha çok annesinin ölümü üzerine verdiği tepkiler soruşturma konusudur. İki olay arasında anlamsız bir genelleme yapılıyor. Annesinin ölümünden o sorumluymuş gibi bir izlenim veriliyor. Camus burada yine topluma karşı bireyselliği yüceltir. Hücrede kaldığı süre içinde; sevdiği kadınların siluetiyle odanın dolup taşması, sigarasızlık ve boş zaman doldurma zorlukları yaşamıştır. Sigara içemediginde kerevetinden kopardığı bir tahtayı emerek gün boyu içi bulanarak dolaşır. Evindeki eşyaları ayrıntılarıyla birlikte sıralamak ona uzun vakitler öldürmesine yardım eder. Sonra da ekler: "Dışarıda bir gün yaşamış bir insan, cezaevinde hiç sıkıntı çekmeden bin yıl yaşayabilirdi." Camus'nun kahvesi kokuyor, sigarasının dumanı etrafı loşlaştırıyor. Bazı satırları çöl kumu gibi insanın kavururken bazıları soğuk bir kış rüzgârı gibi insanın içini içini deliyor.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2012111,8bin okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kendini Arayan İnsan
Kendini Arayan İnsan
Yaşamın bilinçli tercihler bütünü olduğunu anlatıyor. Farkındalığımızı artırmanın kapılarını zorluyor. Eyleme geçerek ve yapılanları kontrol ederek yaşamayı salık veriyor bizlere. Kitabın neredeyse tamamına yayılan Kral Oidipus'tan yaptığı alıntıları gereksiz buldum. Kitabı çok da zevk alarak okuduğumu söylemem.
Kendini Arayan İnsan
Kendini Arayan İnsanRollo May · Okuyan Us Yayın · 20192,755 okunma
76 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
İlk Öğretmenim
İlk Öğretmenim
kitapta
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
bir ressam olarak karşımıza çıkar. Çocukluğunun geçtiği köyün hakim tepesine kurulmuş boylu boyunca uzanan iki kavak ağacı destansı bir resim tablosu gibi gözlerden yukarıda durmaktadır. Bu kavaklar, diğer ağaçlardan farklı bir dil kullanır, hepsinden ayrı türküler söyler.
Anton Çehov
Anton Çehov
"Bir öykünün başında duvarda asılı bir tüfek betimlenmişse öykünün sonunda mutlaka patlamalıdır." der. Bu açıdan Öyküde resmedilen iki kavak ağacı da öyküyle bütünleşmiştir. Öykünün sonu başta verilir ve sonra geçmiş anlatılır. Köyün ilk öğretmeni Düyşen ve öksüz kız Altınay'ın hikayesidir bu. Yazar olayı Altınay'ın ağzından anlatılır. Düyşen bilgili ve donanımlı olmamasına karşın ihtiraslı bir gençtir. Köyde çocukların okuması için bir çok fedakarlığa göğüs germiş özveriyle çalışmış, çocukların kalbine girmiştir. Çocuklara devamlı bilgi yüklenmeye çalıştığımız, iç dünyalarını neredeyse hiçe saydığımız, denemelerle ve kurslarla yarıştan yarışa sürüklediğimiz, ödev üzerine ödev verdiğimiz günümüz eğitiminde; mutsuz, isteksiz ve geleceğe güvensiz bir nesil yetişiyor. Hâlbuki her şeye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu devirde bu bilgi yoğunluğuna karşı öğrencileri desteklememiz, duygu dünyalarını zedelemeden gelişimlerine katkıda bulunmamız gerekiyor. Sevgili hocamız Acar Baltaş'ın dediği gibi "Öğrencilerin her şeyi bilen öğretmene ihtiyacı yoktur, mutlu öğretmene ihtiyacı vardır" sözü de kitapla bütünleşiyor.
İlk Öğretmenim
İlk ÖğretmenimCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 20217,3bin okunma
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.