Tuz kadariz.Birbirimizin yarasına merhem olmak yerine,birbirimizin yarasını desip üzerine tuz biber ekenleriz.Yarali kuşa kurşun atanlariz yani..
Tam da Birhan Keskin'in dediği gibi:
"Hayata degdigim yer bir tuz zerresi,
Kirpiklerimde kırılan ses tuzun sesi,
Tuz bastım kalbime sakladım seni,
Yürüdügüm ömrüm değil
Keskin bir tuz hikayesi"
Tuz kadar ömrümüz..tuz kadar aşkımız..Baldan şekerden değil,tuzdan yanayız,bile isteye.. Aldığımız tat tuzdan ötürü..içimizde dolaşan kan tuzdan ötürü..gozyasimizin izi tuzdan ötürü.. genetiğiyle oynayıp,hormonu ilacı basıp,mevsimi unutturup meyve ve sebze de hiç birseyde Tad tuz bırakmayanlarız..Lut Gölü'ne dönüşür kalplerimiz.Onca tuzumuzla barinmaz artık hiçbir canlı içimizde.Kendi acı tuzumuzla kalırız.Daha da acilasiriz..Acı en çok tuz tadindadir.. Ömür tuz tadindadir..Kirpiginde tuz olan,artık olmayan aşkındır..Kimseye uçsuz bucaksız bir tuz beyazlığı değilsindir artık..Bir cam düşürülunce tuzla buz olur ya..Sen de dagilirsin artık zamana ve mekana binbir parça...