Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Âl-i İmrân Suresi - 103
Ramazan hocanın haberini alan hemen paylaşmaya durdu. En başından bilen biri olarak ne düşmanı olmaya çalıştım ne hayranı. Çevrem ise sanki o hocayla beş vakite başlamış ya da ahlaki değerlerine sahip çıkmaya adım atmış gibi - İslâmiyeti keşfedip hayatına entegre etmeye ya da katkısının olduğu için baş sağlığı amacıyla olan gönderi sahiplerini
Yola çıkmak, haklı çıkmaktır" diyordu şair, ben de diyorum; Yola çıktıysan, yoluna girmeye başlamış demektir bir şeyler. Yolunu bulmuş demektir kalbin "Yola ne hacet?" der kimi, zaten doğduğundan beri bir yolda değilmiş, yolcu değilmiş gibi, hayatin bir yol hikayesi olduğunu bilmiyormuş gibi; Kalbin aramaya ve bulmaya meyyal olduğunu unutmuş gibi. Oysa bir yol lazımdı insana, bir de yara. "...sırat için, insan olmak için bir yara." Yoldaydım hep yoldayım da lâkin yeniden başlıyorum sanki her defasında. Yeni yürümeye başlamış bir çocuğun heyecanıyla. Yürümeyi bulan kaşifin hayretiyle. Sahi ilk kim buldu bu yürümeyi? Yolu, yolcu olmayı. Kim söyledi ilk gitmenin türküsünü, gitmenin ağrısını, kal- manın sancısını, ilk kim yaşadı sahi bunları? Yoldayken durup kalbiyle halleşmeli insan, zira kalbinden başka daim yol arkadaşı yoktur insana. Yolda bazı zamanlar kelimeleri yitirdiğim, yürümeye gücüm kalmadığı vakit dönüyorum kalbime; Bir teselli ver dercesine bakıyorum ona usulca. Bana huzurlu bir şeyler söyle kalbim diyorum. Ne bekliyor beni yolun sonunda? Yolumda ne var? Beni solumdan eden acılardan kurtaracak bir şeyler söyle kalbim, de ki; Yolun sonu vuslat, yürürsen bulacak seni çektiğin sıkıntıla- rın rahmeti, beni yanına alırsan her netice güzel. Sonuçta, çok şükür biliyorum ki; Allah var ve Kerim.
Reklam
Suyun içinde susuz
Dünya, duygularıyla yaşamayı göze alarak kendini savunmasız bırakanlar için imkanlarla arasına imkansızlıkları sokan bir yer... Hiç bir şeyin tamam olamadığı, tamamlanamadığı, sonuna kadar yaşanamadığı bir yer... Aşk mesela... Yani mecazi manada aşk, ilahi aşk bahsi diğer... İki kişi arasında mı yaşanır gerçekten, yoksa ortada iki kişi olsa bile
Vuslat ne demektir bunu hicrana mı sorsam Hicran bilemez, belki de canana mı sorsam? Mecnun bu muamma ile sahralara düşmüş Bilmem ki gidip bende o hayrana mı sorsam?
VUSLAT YOLCULUĞU İÇİN BÜTÜN BENLİĞİMDEN KURTULUP GÖNÜL BAĞINI NASIL KURABİLİRİM? Bir insanın tek başına vuslat yolcuğunu yapması asla mümkün değildir. Bunun bir yolu, yordamı vardır. Allah her şeyi bir vesileyle yaratır; yani nasıl ki Allah, yağmuru yağdırırken yağmur için “rahmet” diyor ve onu buluttan indiriyorsa manevi olarak da bütün
şubat - 16. bölüm giriş sahnesi (samim akça)
daha evvel aşık olan var mı aranızda? bir dakika, soruyu değiştiriyorum. daha evvel aranızda hiç aşık olmayan var mı? ne talihsizlik... çünkü demek hâlen yarımsınız. her kadının ve her erkeğin hayatında bir an vardır ki o an bütün hayatını belirler. e bu da başka bir talihsizlik... ister o anın arkasından gitsin, isterse kaçsın önemli değil. o an peşini asla bırakmayacaktır, aşık olduğun. yağmur: benim şubat'ı gördüğüm an gibi. şubat: benim yağmur'u gördüğüm an gibi. yağmur: aşık olmayı küçümseyecek kadar kibirliydim. şubat: aşkın insanı nasıl değiştireceğini bilemeyecek kadar tecrübesiz. yağmur: ama aşk, insanın kendini terk etmesi demektir. şubat: ama aşk, insanın göremediklerini artık ve ebediyen görmesi demektir. yağmur: artık ve ebediyen. şubat: kavuşmayı özlersin, yağmur: ama kavuşamazsın. insan yarım kalmış bir projedir, onu aşk tamamlar. fakat sonra bir vakit aşkı uğruna terk ettiği kendisiyle yüz yüze gelir. bu aşığın imtihanıdır. işte orada bir tercih yapmak zorundadır. ya kendini seçecektir ya da kendi ölümünü. eğer gerçekten aşıksa, aşkı gerçekse kendi ölümü karşısında diyet istemez ve tamamlanır. asla gerçekleşmeyeceğini bildiği bir hayali kurmaya mahkumdur, asla kabul olmayacağını bildiği bir duayı etmeye. yazık... ama bunu kabul eder. bir büyüğümüzün (aziz bey) söylediği gibi; vuslat varsa aşk yoktur.
Reklam
"-Aşık olmayı küçümseyecek kadar kibirliydim. +Aşkın insanı ne kadar değiştirebileceğini bilemeyecek kadar tecrübesiz... -Ama aşk, insanın kendisini terk etmesi demektir. +Ama aşk, insanın göremediklerini artık ve ebediyen görmesi demektir. -Artık ve ebediyen! +Kavuşmayı özlersin... -...Ama kavuşamazsın. Çünkü vuslat varsa, aşk yoktur" *|Şubat (16. Bölüm)
Önsöz -Fatiha'sız namaz olmaz, Fatiha'nın manasını bilmeyenin de Fatiha'sı olmaz" Pir Muhammed Hüseyin (RA) Hamd: bütün fiillerinde, işlerinde, yarattığı her şey üzerinden kendisine hamd eden ve aşık kullarının üzerinden kendini seven, kendini seyreden Allah'a aittir; çünkü o Evvel'dir. Ahir'dir,
Vuslat ne demektir bunu hicrâna mı sorsam? Hicrân bilemez, belki de cânâna mı sorsam? Mecnun bu muammâ ile sahrâlara düşmüş, Bilmem ki gidip bende o hayrâna mı sorsam? (Rabia Hatun)
Melikşah Sezen / Vuslat Dergisi Türkçülük İdeolojisi ve Mâturîdîlik: Bir İdeoloji İstikametinde Mâturîdîliğin Keşf ve İstismarı Ehl-i Sünnet dairesi içinde yer alan kelâm fırkalarının kurucu iki reisinden bir tanesi olan İmam Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâturîdî es-Semerkandî (ö. 333/944) ve ona nispetle anılagelen itikadî
Reklam
İRŞAD GÖREVİ OLMAYANLARA TABİ OLANLARIN KAZANACAĞI BİR ŞEY OLUR MU? İrşad vazifesini Allah verir. Biri Allah’ın verdiği vazifeyle vazifeli değilse o sadece bilgi verebilir. Öğretmeye çalışsa bile onunla beraber olanlar vuslat yolculuğunu yapamaz, Allah’a vasıl olamaz. İrşad vazifesi almamış olanlar da zaten böyle bir iddiada bulunamaz. Bu
Bir Mürşidi Kamil'den
İnsan bildiği kadarıyla yaşar; çünkü İnsan neyi biliyorsa sadece o bildikleriyle düşünebilir, düşündükleri de onun tasavvurunu meydana getirir. Sonrasında insan oluşturduğu bu tasavvuruyla amel işler ve bu amelleri de onda ahlaka dönüşür. Bu yüzden insanın bildikleri çok önemlidir. Eğer birinin bildiği Allah'ın ona öğrettiği, Allah'ın
Aklınızı Kullanmayacak mısınız?
İnsan idrak etmek için önce kendisine hangi soruları sormalı? Akıl; insana bahşedilmiş bir malzemedir, bu malzemeyi güzel ve doğru kullanmak insanlığın gereğidir. Çünkü insani aklıyla insan olur. Öyle ki aklı olmayan kimse, diğer varlıklar gibi hiçbir şekilde mükellef değildir. Hz. Adem Aleyhisselâm’a Sunulan üç nimet İşte akıl böylesine kıymetli
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.