Hayati Efendi'nin vefatından sonra, Kül Kedisi Sinderella'nın üvey annesi ve kızkardeşlerinden çektiği acılara benzer başlıyor roman ve sonrasında gerçek hayata dönüşüyor masal Refet ve annesi Binnaz için.
Merhametsizlik ve adaletsizlikle başlayan eziyetli hayat açlık, soğuk ve çâresizlik değirmeninde yoğruluyor Refet ve Binnaz'ın hayatları.
Açlık ve soğuk arasında köşe kapmaca oynuyorlar sürekli. Ölümün eşiğinden dönüyorlar ve bir gün bir kader ortağı daha katılıyor onlara: Şule.
Şimdi herşeye inat; sevgi, fedâkarlık, dostluk, dayanışma ve çalışkanlık ile karanlık mağaranın sonundaki ışık görünüyor.
Dost sanılan yakınların ihânet ve insafsızlıkları, el sanılan komşuların merhametleri arasında geçen zamanda bir öğretmen adayı yetişiyor ve kendini yetiştiriyor.
İşte bu genç öğretmen yaşadıklarından öğrendiği tecrübeyle dünyaya haykırıyor: "Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter! Demesi mi?"
(W. Shakesğeare / Hamlet'ten alıntıdır.)