İbni Battuta'nın Türk ve İranlı kadınlar hakkında yazdıkları
XIV. yüzyılın ilk yarısında, Türk kadınlarının toplumsal durumlarının görgü tanığı olan Faslı bilgin İbni Battuta gibi çok değerli bir kişi var. Bıkıp usanmadan dolaştığı dünyanın eşsiz bir gözlemcisi, din kurallarına titizlikle saygı gösteren bir Müslümandır. Şeriat kurallarına uyan kadınla, Cengiz Han yasalarına uyan kadın arasındaki farkı çok iyi belirtir. Örneğin Şirazlı, İranlı kadını tam olarak över: "Bu kentin insanları iyi, dindar ve namusludurlar ve özellikle kadınlar bu bakımdan tanınmışlardır. Ayaklarına potin giyer, sokağa manto ve peçeleriyle örtünmüş olarak çıkarlar; böylece vücutlarının hiçbir bölümü görünmez" Türk kadınlarını görünce önce hayret eder, çok kızar, ya da hayranlık duyar, çünkü önce Anadolu'da, sonra da Altınordu devletinde Türk kadınını tanımayı öğrenir: "Dikkate değer bir şeye tanık oldum, der, Türkler'in arasında kadınlara duyulan saygı ve sevgi bende hayranlık duygusu uyandırdı: Gerçekte Türk kadını toplum içinde erkeklerinkinden daha yüksek bir yere sahip." ve gezintileri sırasında tesadüf ettiği bazı tabloları alaylı bir ifadeyle çizmeyi de ihmal etmez: "[Pazar yerinde) çoğu kez kadınların kocaları da yanlarında bulunur. Onları kim görse kadının uşaklarından biri sanır." Hoşnutsuzluğu onu anlatımı zorlamaya kadar götürür, ama işin aslında anımsadığı şeyler hiç fena değildir.
Sayfa 310 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Timur'un ordusunun çekirdeğini, Hüseyin'in Maveraünnehir'li Türklerle kurduğu ordunun birliklerinden oluşuyordu. "Timur Devleti'nin kuruluşundan önce batı Türk-Moğol kabilelerinin en dinamik olanlarından biri", XIII. yüzyılın ikinci yarsında, Moğollarla, Hindistan'a yapılan sayısız baskınlar sırasında kaçırılan Hintli kadınların birleşmesinden oluşan yeni bir kavim, "melez", ya da "Karonas" adıyla anılıyordu. Böyle olmakla birlikte bu ad, kısa sürede, XIV. yüzyıl ortalarında, Amuderya'daki Türk-Moğol kabilelerin tümüne, Barlas'lar da dahil olmak üzere Çağataylı göçebelerin büyük çoğunluğuna, kuşkusuz melezleştirme ve kültür değişimi nedeniyle verilmişti.
Sayfa 293 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Versailles sarayı olmasaydı, XIV. Louis tam anlamıyla Güneş Kral olamazdı. Bir kez daha belirtelim ki, sürekli olarak ilgisini eksik etmediği bu mimarlık harikaları olmadan Timur, Timur olamazdı.
Sayfa 279 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
"Rönesans" sözünün kullanışından kaynaklanması muhtemel olan bir yanlışlığı düzeltmek önemlidir. Batı terimlerine başvurulacak olursa, bu tarihin derinliklerinde kaybolmuş Eski Yunan'a dönüşü elde edilmiş doğrulukların duygusal bir sorgulamasını ve toplumun ana ilkelerini anımsatır. XIV. ve XV. yüzyıl İran'ında durumun bununla hiçbir ilgisi yoktur. Burada yakın geçmişi ya da İslam uygarlığının uzun süreli katkısını tanımazlıktan gelmek söz konusu olamaz, ancak onlara dayanarak, gerilemiş olarak düşünülen ya da en azından Orta Asya göçebelerinin istilaları ile çığrından çıkan, kararsız olarak nitelenen ve yeniliklere karşı düşmanca tavır alan dönemlerden sonra onlara eski parlaklığını ve etkinliğini yeniden kazandırmak söz konusu olabilir: Örneğin, 1349 yılında, İrancılığın "muhafazkâr"larından biri olan Herat Meliki Muizeddin Pir Hüseyin tarafından yapılan bildiriden bu sonucu çıkarmak gerekir.
Sayfa 260 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Doğu kiliselerinin misyonerlerinden daha iyi tanıdığımız batı Katolik misyonerlerinin XIV. yüzyıldaki faaliyetlerinin tarihi bize. Timur'un değişik dini cemaatlara karşı sergilediği tutumuna ışık tutmakta ve bizi, onun sık sık yinelenen hoşgörüsüzlüğü, hatta İslam bağnazlığı hakkında oluşagelen yargımızı değiştirmeye zorlamaktadır.
Sayfa 253 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Sadece İran farklı bir durum gösteriyordu. Orada Araplaştırma başarısızlığa uğramıştı. İran'da Farsça konuşuluyordu. Buna karşılık Müslümanlaştırma en büyük başarısını İran'da kazandı. İran, XIII. ve XIV. yüzyıllarda, XI. yüzyıldan itibaren giderek artan sayılarda akın ederek oraya Türk kabilelerinin yerleşmesine rağmen, İslamiyeti erken kabul eden bir ülkeydi.
Sayfa 238 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu