Ben zamanında Fransız Teğmenin Kadını’nı okumuştum e-kitap olarak ancak kitaptan çok etkilendiğim için ve karakterler aklımda yer ettiği için bu kitabı bir de fiziksel, elimde hissederek okumak istedim. John Fowles ile de ilk tanışmam bu kitap. Kitap; sert, baskıcı, cinsel özgürlüğün olmadığı, kadınların fiziksel ve zihinsel olarak baskı altında tutulduğu -özgür olmadığı-, skolastik düşüncenin ve daha çok dinin etkisi altında olan Viktorya Dönemi’ni anlatıyor. Açıkçası bu dönem çok çarpıcı ve güzel anlatılmış. Özellikle o dönemde kadına ve erkeğe çeşitli görevler yüklendiğini düşündüğümüzde bu görevlerin kahramanlara uyguladığı baskılar Sarah ve Charles üzerinden çok başarılı bir şekilde anlatılmış. Özgürlükçü bir kadın olan Sarah ile aristokrat bir erkek olan Charles arasındaki aşkı gördüğümüz bu kitapta ben özellikle Sarah’tan çok etkilendim, ilk okuduğumda da öyleydi. Zihnine pranga vurmayan, müthiş bir zekası, istediğini yapan bir kadın olması, sezgisi ile beni kendine bağlamıştı. John Fowles ile tanışma kitabım bu oldu (bu kitabı başlangıç olarak öneririm) ve diğer kitaplarını okumayı çok isterim.
"Bazen onlara acıyacağım bile geliyor. Onların anlayamayacağı bir özgürlüğüm var. Hiçbir hakaret, hiçbir suçlama beni rahatsız edemez. Çünkü o sınırların dışına çıkardım kendimi."
Annie Ernaux okumayı çok seviyorum. Yazdığı eserler "toplumsal bellek" olarak kabul ediliyor. Çünkü kendisi kitaplarında otobiyografisini yazıyor aslında. "Bir Kadın", nasıl bir kadının annesiyle olan vedalaşmasıysa "Babamın Yeri" ise bir kadının babasıyla olan vedalaşması. Ben okurken çok etkilendim. Yazarın ailesi ile olan yaşadıkları, sınıf eşitsizliği, yazarın kariyeri çok derinlikli ve güzel anlatılmıştı. Kısa bir eser ama oldukça yoğun ve belki anlatılanlar size çok tanıdık gelebilir, bana geldi. Ernaxuk kitaplarında temel olarak kadın olma, kürtaj, sınıf eşitsizliği, sınıf atlama, sosyal olaylar, kadın- erkek ilişkileri gibi konuları ele alıyor, ben bugüne kadar okuduğum eserlerinin hepsini çok beğendim.
Babamın YeriAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20222,297 okunma
Yazarın daha önce çok meşhur kitabı Dövüş Kulübü’nü okumuştum, çok da beğenmiştim. Gösteri Peygamberi, Dövüş Kulübü kadar çok sevdiğim bir eser olmadı ancak bence Gösteri Peygamberi de iyi bir eser. Özellikle bu kitapta farklı bir yazma tekniği kullanmış Kitap son sayfadan başlayıp ilk sayfaya doğru bitiyor. Kitap özünde modern insanı, tarikatları, toplumu, düşmüş insanları, modern hayatın insanı yabancılaştırması ve medya ve din sömürüsünün hayatımızdaki etkileri gibi konuları anlatıyor. Ancak bu kitap yeraltı edebiyatı içerisinde bulunduğundan bunu çok daha sert bir dille anlatıyor diyebiliriz. Yeraltı edebiyatına bu kitapla başlamanızı önermem, Dövüş Kulübü çok daha uygun bir seçenek olur sanıyorum.