Kafka'dan okuduğum 6.eserdi. Şundan eminim ki sayfalar ilerledikçe içinden en çıkılmayan eseri Şato'dur.
Bana kalırsa Kafka, ekspresyonizm akımını en iyi Şato eserinde yorumlamıştır. Ben böylesi kabus bir hikaye daha öncesinde hiç okumadım.
Dönem bürokrasi işlerinin sistemsizliğini ve yöneticilerin kendini Tanrı profilinde görmelerini Kafka çok güzel bir dille yeriyor. Asla ulaşılmayan bir kont, asla konuşulmayan memurlar vb. kademedeki şato çalışanlarına bu denli ulaşılamaması ciddi anlamda çok güzel bir eleştiri ve günümüzde de benzer şeylerin olması çok can sıkıcı bir durum. Zaten böylesi eski eserlerin modernliğini korumasının yegane sebebi, günümüzdeki problemlerle bağıntılarını asla kaybetmemeleri ve sahip olduğumuz problemleri kavramımızda bize ışık tutması değil midir?
Ateşli hastalıklara mahsus görülen başı belirsiz sonu belirsiz uyanıldığı zamanda etkisinin bir yarım saat sürüp ağızda buruk bir tat bırakan kabuslar olur ya, Şato eseri böyle bir kabus işte.
Sıkıntının, kasvetin, ümitsizlik günlerinde ümitlenmenin, sahte aşkların romanı.
Kafka'nın fikirlerinin giriftliğine en üst düzeyde eriştiğim ve kavradığım bu romanı tüm Kafka severlere öneriyorum. Eğer ekspresyonizme ya da Kafka'ya tahammülünüz yoksa Şato'dan uzak durun. (Zaten isteseniz de yaklaşamazsınız.)
Şunun garantisini sizlere sağlayabilirim ki, her sayfayı çevirdiğiniz zaman "kafkaesk" sıfatının ardındaki bir isim gibi hissedeceksiniz kendinizi.
Keyifli okumalar. #1000kitap #İnceleme