Med Cezir'lerin olduğu...
Halden hale giren, bazen dingin, bazen dalgalı, bazen coşkun.
Öfkemiz, sevincimiz, hüznümüz, tebessümümüz var.
Büsbütün bir halde değiliz hiçbir zaman.
An an, gün gün değişmekteyiz.
Mevsimlerden çıkıp mevsimlere girmekteyiz. Ay'ın on iki hali gibi halimiz var bizim. Güneş'in açıları gibi değişkeniz.
Bir dağ yamacından da esmişliğimiz vardır,
çölleri toz duman etmişliğimiz de.
Bulut bulut gölge olmuşluğumuz da vardır, şimşek şimşek yıldırım gibi düşmüşlüğümüz de...
Yağmur olup yağmışlığımız da vardır,
esip gürlemişliğimiz de...
Tabiat'ın bağrında bir yerde halden hale girmişliğimiz de vardır.
İnsanız biz.
Gökkuşağının her rengine bürünmüşlüğümüz vardır.
Öykünüp her haline, tabiat gibi olmuşluğumuz vardır.
Meğer zaman; ırmakmış, denizmiş, okyanusmuş.
Sen zamanın ortasında gözlerini yaşa boğup ıslanmışsın.
Bu bulutlar gider, yağmur diner, güneş doğar sanmışsın.
Ve beklerken sessiz gemiyi, daha çok ıslanacaksın, anlarsın.
16 Mart 1915'te İstanbul'da doğdu. 7 Mayıs 1986'da İstanbul'da yaşamını yitirdi.
1950'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Filolojisi Bölümü'nü bitirdi. Edebiyat yaşamına gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle başladı. "Töhmet" adlı ilk öyküsü Yedigün dergisinde "Haldun Yağcıoğlu" takma ismiyle 1946'da yayınlandı.
.
Kitap on iki bölüme ayrılmış şekilde, bölüm başlarında kişisel gelişim konularından deneme yazıları bulunurken, bir yandan da bir romanla birlikte ilerliyor. İlk bölümlerde aşk üzerine deneme yazıları karşılıyor bizi. Bir taraftan da Sümbül ve Can’ın telaşlı tanışma halleri katılıyor bize. Hayat üzerine her bölümde farklı temalar varken,
Bu hayat bir haşr'dan ibarettir.
Tutuşup yanmak, rüzgâra karışmak, yağmur olup toprakla buluşmaktır.
Aşk ateş, rüzgâr bela, yağmur gözyaşı, toprak ise vuslattır...