Hava kararmıştı, yağmur yağıyordu,
dudakları sımsıcaktı,
elleri üşüyordu, bir öptüm, bir daha öptüm, kimseler görmedi öpüştüğümüzü,
yağmurdan başka,
iki gözüm çıksın, şimdi ne zaman
yağmur yağsa, utanıyorum...
Ümit Yaşar Oğuzcan
bugün kalbimi eski bir plak gibi
öyle çok tersine çevirdim ki
bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismim herkese
sarı
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördüm
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördüm ki,
Hayat tek adımlarla yaşanası bir düzlük değildir Sevgilim.
Şimdi biz Kadıköy’de irtifalı uçuşlar kaydeden güvercinlerin gölgesinde oturmuş şiirler söylüyorsak yağmurun üzerine, bulutun üzerine, ağacın üzerine… En çok da aşkın üzerine şiirler söylüyorsak; anla ki dudaklarımız ağır kan kaybındadır. Ben adını söylemek yerine şiirlerden Leyla’lar,