O sıralarda laboratuvarım, strese karşı dirençle ve savunmasızlıkla ilgili olduğunu bildiğim nörobiyolojik mekanizmaları araştırıyordu. Araştırmakta olduğum beyindeki sistemleri uyaran ilaçların ilginç ama son derece önemli bir etkisini inceliyorduk. Bu etkilere sensitizasyon ve tolerans deniyor ve bunlar, insan zihninin ve travmaya verdiği tepkinin anlaşılmasında çok derin çıkarımlar içeriyor. Sensitizasyonda, bir uyarıcı örüntüsü gelecekte yaşanacak benzeri uyarıcılara karşı hassasiyetin artmasına neden oluyor. Vietnam gazilerinde ve strese karşı genetik olarak aşırı hassas olan ve buna genç yaşta maruz kaldıkları için hassaslaşan fareler de bunu görmüştük. Beyin hassaslaştığında ufak stres etkenleri bile büyük tepkiler verilmesini tetikliyor. Buna karşılık tolerans, kişinin bir deneyime karşı verdiği tepkiyi zamanla yumuşatıyor. Her iki unsur da hafızanın işlemi açısından önemli: Tanıdık deneyimlere karşı tolerans geliştirmezsek bunlar bizi her zaman yeni ve potansiyel olarak başa çıkılması çıkılcak olaylar gibi görünür.Beyin, muhtemelen eski bir bilgi bilgisayar gibi depolama kapasitesini tüketir. Benzer şekilde belirli şeylere karşı giderek daha da hassaslaşmazsak bunlara tepki vermekte de bir ilerleme sağlamamız mümkün olmaz.