Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yağmur Akdoğan

Ah Gençlik! Ah çocukluk! Yaşarken kıymeti bilinmeyen sıradan anların uçuculuğu. Mutluluğu hep gelip omuza konacak şatafatlı ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası. Yıllarca beklediği şeyin, içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış minik basit sevinçlerden ibaret olduğunu insanın bu kadar geç anlaması.. Şimdi geçmişe dair anımsadığım her anın hamurunda bir çimdik saadet var. En buruk hatıralara bile sırf ait oldukları zamanın hatırına bahsedilmiş bir hasret bu. Dalgaların arasına batıp çıkan sıcak bir yaz günü hatırlıyorum mesela. Sırf beni terk etmemiş vefalı bir hatıra olması bile latif kılıyor onu gözümde. Ne güzel ne mutlu günmüş diyorum dönüp bakınca. Oysa o gün biri kulağıma eğilip şimdi mutlusun, ileride bugünü mutluluğa emsal hatırlayacaksın diye fısıldasa hayatta inanmazdım.
Reklam
Bastırılmış öfke, bozuk bağışıklığa yol açar.
Kendimize ait olanı olmayandan ayırt etme yönündeki psikolojik kapasitemiz sakatlandığında, bu sakatlık fizyolojimize de yayılma eğilimi gösterir. Bastırılmış öfke, bozuk bağışıklığa yol açar. Duyguları etkili bir şekilde işleyip ifade edememek ve başkalarının ihtiyaçlarına hizmet etmeyi kendi ihtiyacını düşünmenin dahi önüne koyma eğilimi, kronik hastalık görülen insanlarda ortak davranış biçimleridir. Bu başa çıkma tarzları psikolojik düzeyde sınırlarda bulanıklaşmayı, kendine ait olan ile olmayan arasında bir karmaşayı temsil eder. Aynı karmaşa; hücreler, dokular ve vücudun organları seviyesinde de devam edecektir. Bu durumda bağışıklık sisteminin kafası kendine ait olanı başkasına ait olandan ayırt edemeyecek kadar karışır veya tehlikeye karşı savunma yapamayacak hale gelir.
Sayfa 238Kitabı okudu
Roy çocukluğunda anne-babasıyla kurduğu ilişki yüzünden, “geçmişte hep diğer insanların mutluluğunu kendi mutluluğumun önüne koydu[ğunu]” söylüyor. “Kendime saygım yerlerde sürünüyordu, bu sebeple ben de sosyal olarak başkalarını mutlu edersem onlar da beni kabul ederler diye düşündüm. Benim yapmamı istediklerini düşündüğüm şeyleri yaparak onları tatmin etmeye çalıştım.” “Nasıl yapıyordun bunu?” “Kendime veya başkalarına dürüst davranmayarak. Hep onların istedikleri yolda giderek veya kırıcı bir şey söylediklerinde bunu onlara açıkça ifade etmeyerek. Varsın öyle olsun, derdim.
Sayfa 164Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mutsuz bir annenin çocuğu, annesine daha fazla yük olmamak için kendi sıkıntısını bastırarak annesini koruyup kollamaya çalışır. Kendi kendine yeten ve “muhtaç” olmayan bir rol üstlenecektir.
Sayfa 163Kitabı okudu
Hastalık çoğu zaman insanların kendilerini değişik bir açıdan görmelerine, hayatlarını nasıl yaşadıklarını yeniden değerlendirmelerine yol açar.
Reklam
%54 (180/332)
Misafir
MisafirNermin Yıldırım
8.3/10 · 1.729 okunma
99 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme
Doğum Lekesi Gibi Bir GülümsemeBarış Bıçakçı
7.8/10 · 1.835 okunma
Dünyada kendinden daha fazla sevecek birine sahip olmak büyük nimetti kendini sevmeyi bilmeyenlere.
Bir an gelir her şeyden gerçekten tiksinirsin, ama günler ve yıllar seni alıp başka yerlere götürür ve bazı şeyleri anlamaya başlarsın. En aptalca şeylerin bile bir anlamı olduğunu anlayıverirsin, sonra olayları fazla ciddiye almadan yoluna devam edersin.
160 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.